yaşamak ya..yaşamak. bazen pause tuşunda böyle... sevdiklerinle yaşamak varsa, yaşamamak da var. dondurmak her şeyi... dondurdum. hani ahmed arif diyor ya, dışarda gürül gürül akan bir dünya, bir ben uyumadım, kay leylim bahar diye.. evet, bu sefer onu tutuyorum, şiar olarak...
dışarısı haziran. temmuzdan buraya ışınlanmış bir sıcak. ben buz gibi. eriyor azimler, yazlık umutlar biriktiriyorum. bitmiyor yaşamak tutkusu, dedim ya, ben dondurma'dayım. boğazlarım şiş, belki geçmeyen hastalığım bundandır. neden ben hastalığım vardı ya, o geçti. tevekkülmisin kullandım, geçiyor yavaş yavaş. ataklar hep var, olacak. zaten o kadar çabuk geçen hastalıklarla benim ne işim olurdu, olamazdı. beni hata ediyor, yaşamıma buz gibi dokunuyorsa da, 2 günlük, gel geç bir hastalık olmasın. bana yaraşsın. süründürsün. kıysın icabında bana... dert beğenmiyorum sadece acı peşindeyim.
anladım biliyor musun. en güzeller, en öirkinlerle eş. yaşamadan bilinmiyor. bilnmemesi de elzem zaten. yaşama yada yaşa ve kan biraz. kan evet. kıpkırmızı ve buz gibi kan. kan. unut. doyma, tat. doydukça semiriyor istekler, boyunu aşıyor. boşver.