hani kıştır da sen dalında dolgun napolyon kiraz hasretindesindir, öyle bir şey bu yaşamak. yaşarken böyle özlüyorum seni. şimdi sadece yol yapanların umru, bilmem kaç kilometre veya cetvelle santim olsun, uzağım ve özlemek ağzımın çamuru adeta, çiğnendikçe uzuyor.
ellerim dallarım da kırık, ne bir çiçek ne de kuş, ama yemyeşil sevmek ya, içimde küfü ve mantarlanmış skt'si geçmiş, yine de bunlar utancım ama tek gururum hala hasretini sapasağlam taşımak. toplama kampı sevdası olsa da, açlık sevmeye yada elleri kolları başka işle meşgul olmak, oysa seni sevmeye engel olmuyor kuzum ve ben bunu yıllardır öğrendim.
yılların yada yolların yada kilitli kolların hesabı da yok varsa cefası hepten bende ve azılı köpek aşkı bende, bunca bohem yaşayışım ve sır karı tutan saçları, ellerimde aç sevmelerin pençe izleri, tatmin edilmemişlik hesap soruyor. bilmezsin yada bilmemelisin, kaç zamandır açlık ile düşen dişlerimin ısırmadığını, çenemin sadece morartığını-bu toplama kampı sakini sükunetini sana satmış bir vahşi.
olsun varolsun diye bastırırım gönlüme, bak saçlarımın hiç sevilmemişliğine bahar geliyor ve sırtımı ısıtıyor güneş ve elbette içimde seni, seni itina ile sevdiğim sevgini hatta hiç tımarlanmamış özlemimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder