Hem olumsuzdan kaynaklanan bir şey bu tecrübe ve acısını çekmeden olmuyor, beyne kazınamıyor. Akıp gidiyor başka mecralara, sana yaramıyor, herkes iyi olsun sen iyi olsun, olmasına da, kaktüs gibi çölde yetişiyor, susuz olmadan olmuyor, çorak olmalı yetiştiği toprak, o da dikenli olmalı işte; başka oluru yok. Acı çekmeye, yanlış yapmaya, pişmanlık duymaya, haznesini açmalı insan, en büyük hazinesi bu oluyor çünkü, sonraya mutluluk ayramıyorsun: sadece acı.
Şimdi biliyorum ki, ne kalpleri sevip de içlerine sadece gülücük serpmiş ve kaçıp gitmiş, hatırlanmayan silik bir gazete küpürüyüm. En çok 3. sayfa haberleri okunduğundan, hatırlayanlar da muhtemelen acı çektirdiklerim yada yatağa uzanıp benim yüzümden göz kenarlarından yaş belirip, serbest düşmeye tabi tutmuşlardır. Hayatın garip dengesi içinde, kendine yer etmek de ancak dökeceğin kırmızılıklar ile mümkün, yoksa polyannalar hatırlıyor seni sadece ve o masal kahramanı ve tek masallar içinde. O'nu bulursan bırakma, muhtemelen de masal dünyasına intikalle sonuçlanır mukadderatın.
Her neyse. Bugün bir kez daha yaşadım böyle bir tecrübe ve benim için ilkti. Muhtemelen birgün anlatırım ama anlatılacak herşey fasafiso olur; önemli olan acı tecrübelerden birşeyler devşirmek. Ellerin ayakların titrerkeni sinirden, ürkmekten, ilki yaşamaktan, birden sıyrılıp olanı biteni unutup, esasa geri dönmek lazım, ben bugün bunu yaşadım, afferin bana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder