20 Nisan 2009 Pazartesi

Ölüler dünyasının canlı sesi

Bir ölüm sessizliği ve herşey reklam sadece reklam. İnsan diye tanımlanan robot gibi çoğul yalnızlar kalabalığı. . Bir acıyı bile aynı kelimelerle ifade eden duygusuz kalabalıklar, yorgun ama farkında olmayan enerjisi bitik yalnızlar... Herkes gibi olmak erdem, kimse gibi olmak meçzupluk, yavan otu ayrık otuna tercih edilirlik...

Geceleyin çıkıp şehri dinlerim. Gören göze öyle şeyler anlatır ki o renkler... Şaşırdın değil mi, siyah işte ne rengi diye kahkahanda boğuldun, ama bilmelisinki bütün renkleri yutan sessiz bir oburdur siyah ve her gece ödünç alır her farklı tonu. Bir örtü olur o ve onun gibilere uyku diye kendini ölüme alıştırma idmanları için müsamaha gösterir. Uykusuz kalınca kan gelir gözlerine ama onlar doktora giderler, doktorlar da bu kısırdöngüyü düşünüp çözemesinler diye ilaç verir onlara... Kısa zamanları sormadan geçirelim'dir amaç, daha yaşar görünüp daha hızlı ölelim'dir; sus'tur...

Kafana ağrılar girer mi kimi zamanlar?.. Onlar bu itin kuyruğunu kovalarken çıkardığı seslere verdiği tepki gibidir; yeter der yeter... Bir tane bile kendini anlatamayan yaşayan ölülere, kafaları bile muhalefettir aslında ama onlar bu ana muhalefet parti merkezini kafalarında taşır.

Çok zor değil mi, inatların yada gururlarının üstüne ayağını atıp bir kere en azından insanca davranman... Hatta bu laflar dokunur, gücüne gider. Yalnızlığın sesini kapatırsın, yine uyursun.

Hiç yorum yok: