Yok yoksul bir ozan gibiyim tek elimde olan bir kaç nota ve dillere pelesenk olsun diye yeni yetme duyularımın bir kaç kullanılmış sözü. Yokum, yokuz, yoksunuz ve yoklar yada...
Ben ihtimal dahili olayım diye var sayıyorum herşeyi... Ben olmadan da bir hayat olacak mı, şüpheliyim. Belki tam tersi doğrudur diye düşünüyorum kim zaman, hani belki ben sadece insanlığın duvarına belli belirsiz sürülmüş bir boyayım ve ne zaman silineceksem, o zaman o duvar doğru şeyleri yansıtacak, kimbilir...
Yaşadığım tükenişleri ya kendimi hiçliğe yerleştirmelerimi, çokça görebilirsin. Bazen damda dolaşan aylak bir kemancı oluyorum, bazen kemanın keskin yayıyla kendini infaza kalkışan bir deli oluyorum, bazen sadece sessizce kendi kendine ayaklarını apartmandan aşağı sallandırmış, oturup denize bakan bir hiçkimse oluyorum. Belki de, bunların hepsini toplasak ben yapıyordur.
Dolu dolu koşup, bir yudum suya hasretliğim de olur. Suya yazarım sonra susuzluğumu, tıkanır ilk yudumda boğulurum bu şehvevi yutkunma sırasında. Çok kişi çözemedi beni, bırakmaları ondan, hala daha mesai harcıyanlar da var, ama bu şehvevi ölüm onları da bekliyor korkarım. Bir akarsu gibi ama dibindeki akıntı tersine akıyor aslında, arasında kalırsan ancak yerinde sayarsın...
Ütülemeye çalıştığım, ütüsü kaçmış bir yaka oluyorum hayat hikayeme. Sadece içki masasında konuşulur oluyorum, sessiz sakin kadehlere bakılan bir anda ve solo. o an kopuyorum hayattan ve sönmüş yıldızlardan biri oluveriyorum. Teleskopa uzansa elin, bende ışıklar söndüğünden, görüş alanında yaramaz bir mahkum oluyorum.
Zorlama kendini. Hayat çabalamadan daha güzel.
1 yorum:
ama bu haksızlık.. :/
neyseki..daha bilmedigin cok sey var.
ve sanki simdilerde mehves hanım yine bana sesleniyor..
e.y.
Yorum Gönder