Depresyon eseri evli kadın alışverişi değildi kuşkusuz. Bir sevdiğim arkadaşıma, güzel bir hediye aldım. Doğum günün üstünden bayağı geçti ve ben eşşeklik ve unutkanlığın kendime ait olan Balkan rekorlarını kırmış durumdayken, bir güzellik yapayım dedim. Sonuçta bu tür kapitalist kandırmalara gelemeyen bir insandık, pek de kasıtlı olmasa da, tutarlı bir tavır sergilemiş olacağız. Ne mi aldım, ehem, bir external dedikleri harici harddisk... Tabi elimdeki dizi ve zengin klas film arşivimi de ekleyip yolluyorum, mektubuna saçınıın bir tutamını koyan hasret müdavimleri gibi... Aslında bakarsanız alınan hediyenin ambalajı açılmaz ama, bu merete de şırıngayla birşey yüklenmiyor ki, arkadaş... Artık idare edecek. İçi boş yollasam hiç bir halta yaramazdı, o bakımdan yine tutarlılık sınırlarımı da zorlamış oluyorum.Laf aramızda, kendimin en çok bu halini seviyorum. Olmadık pozisyonda insanları sevindirmek ve ağlarken bir yudum da olsa gülmelerini sağlamak, en sevdiğim tavrım. Megolomanlık olmasın ama cömertliğim de o dönemlerimde en üst düzeydedir. Yani üzüntü sıkıntı çeken bir yakınımı görsem, o an benim için o dünyanın en önemli insanıdır... Hatta geçen blog müdavimi bir arkadaşa, bu aralar onu yok yazdığımızdan emesen vasıtasıyla buraya yazdıklarımdan bir kaç dörtlük yolladım. Bana yahu bu kadar cuk oturur bu durumuma, dedi. Ben de hem tevazuuma kavuşup, hem de beklentiyi arttırmaması için; dengesiz biri olduğumu, kimi zaman dünyanın belki de duyduğu en güzel laflarını eden, ama ertesi günü aynı post ejaculation syndrome* mağduru bir erkek gibi hiçbirşeyden habersiz bir oduna dönüşebildiğimi söyledim. Sanırsam bu arada uydurduğum laf gerçek, ben dengesizin kralıyım. Ama kalbim vefalı bir dengesize ait, sadece o bazen beyin ve kalp arasındaki bağlantıyı sağlıyamıyor yada kablolar esnekliğini yitirmiş; bir temassızlık söz konusu... Kısfmet.
Dolu doluydu ve mutluyum şimdilik ve acılarımdan yetiştirdiğim boynubükük gülleri değil de, gönlümde yağan yağmurlardan beslenen papatyaları sunuyorum, bu satırlarda gezinen gözlere. Acılarım acılarınızsa, mutluluğum neden üvey olsun, değil mi?... Yokluğunuz bile gelme ihtimalinize bağlı olduğu için, o benim bir sevgilim, vefasızlığı kalbimde saklı... Varsın bir gün gelip keşfedecek olun, varsayın ki, kızıp söylendiğiniz birkaç vefasız yüzünden bu satırları okumayacak olun, bendeki papatyalar solmayacak. Solduklarında bilin ki, ben de yokum. Yokluğumu armağan ederim ve siz güllerinizi yetiştirirsiniz bu sefer, koklamak başkasına nasip olur belki, ben onun sevincini evlat edinirim, değil mi?...* Erkeklerin cinsel ilişki sonrası yaşadıkları içe dönüş ve partnerinden kopuşu. Bir yerde okumuş olabilirim sallamış olmayayım ama, psikolojik olarak, istemeden kaybettiği evlatlarının yasına büründüklerini duymuştum. Yazar kendinden çıktığı tecrübelerinden de, özür dileyerek, bunun doğruluğuna kanaat getirmiştir.
Kaloriferkedisi Bilgi Servisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder