ğışlamak gibi. Hep gül ve o gülüşün hayatımın kefareti olsun...Ağır yaralı olsan ne olur, bir yudum güldürmüşsen, yaşama daha sıkı sarılmaz mısın? Bağışladıkça zenginleşmiyor muyum sanki...
Çok mutluyum şuan be blog. Yalnızlığımı paylaşırım kalabalıklaşır sayende, ama bu daha kalabalık olsa keşke. Daha çok paylaşıp daha çok içsek eğlensek. Yarınlar olmasın pervasızlığını sindirip, dakikalarımızın peşinden koştursak... Ne vardı kovalayan mı vardı deseler, ölüm desek cevaben ve biz ölüme gülen ölümlü talihliler olsak, ha olmaz mı?... Uçuk haşarı bir çocuğun ilk çocukluk hali olsa, daha büyüyeyim diye çırpınırken; mahalledeki bir abisinden dayak yediğindeki ağlamalara eksek boş vakitlerimizi.
Elim havada hala bekliyorum; çal zeybeği ve O'nun için oynayalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder