Sıkıldım. Adet dönemlerinin zirvesindeki, saçlarını tepesinde heykel gibi topuz haline getirip bağlayan, çikulata krizine girmiş hatun enkazına benziyorum, an itibariyle. Sabah olmasa da, öğle sayılan bir saatte uyanıyorum ve henüz sosyal bir aktivitesini keşfedemediğim bu kentte ev hapsindeyim. Düzelmem lazım.Muhabbet ettiğim ba(ğ)yanlar, gibi oldum öte yandan. Ağzımdan an itibariyle yau çok sıkıldığıuam, yivranciim lafları dökülecek korkarım. Şehir büyüdükçe yalnızlık da büyüyormuş diyorlar ya, aynen öyle sanırsam.. Aslında kötü sözleri bünyede tutmak da sakıncalı, hakeza insanın içersinde büyüyen parça tesirli bir yok edici olabilirler. Hem misal aldığımız model olan kadınlardan devam edersek, benim yada biz erkeklerin yüreklerine göre(elitist davranmayayım ama beni her erkekle beni bir tutan
anlayışın içine sokan hatunlara donkişotvari hırsla saldırırım, saldırdığım değirmeninin de, dibek taşını yediririm, gelgelelim ki, bu genellemeyi ben yaptım ve sanırsam hakikaten yivranciiiem), kuş yüreği olduğundan, o hassas çocuk ellerine ağır gelmez mi; el cevap; gelir. Kıyamam, siz söyleyin ben dinlerim. Zaten ekşide de yazdığı gibi Türk kızı, yutmaz tükürür.(bayağılığın son noktası oldu, pardon-espritüel kişiliğime veriniz, affediniz). Akıtsınlar içlerindeki sıkıntıları, hakeza Tarkan şarkıcısının dediği üzre; Sen ağlat ben severim seniii...Yüreğim zaten kül tablası gibi herkesten dert dinliyip kendi henüz yol almamış 0 km dertlerini önemsemeyen bir kıytırık filozof gibiyim. Kendine hayrı olmayanın kime hayrı olsun, lan, çık dışarı benlen hemen... Ehmm(yazar kendine geldi).Sinirden gelecekken ama bana feyk çekmiş, misafirlerime aldıklarımı yiyorum iyi geliyor. Kalorisine dikkat etmeden götürünce de sıkıntı oluyor. Son vermeliyim.
Not(emme uzuğğn; tee burdan köve kıdağğğ): Müdavimim olan çekirdek kitlem farkındadır, her yazıyı didaktik tavırla bitiren biriyim. Ama sıkıntı öyle birşey ki, insan yüzerken sıkılırsa alimallah, mayoyu çıkarır bile, çıkarır atar. O bakımdan, böyle bitirmek istemiyorum. Öbür taraftan da, ben ne kadar farklıyım, klarkını çekmeyeyim sizlere. Bu yazı istisnai bir hale geldi, herhalükarda. Karamsarlık kattığıma dair eleştiri almıştım, ama en naif acılardan sıyrılınca da, seviyemin düşmesinden sakınıyorum. Her yaptığım fırlamalık, biraz da olsa içimdeki, aç kurtlardan kaçırabildiğim bir parça et belki de veyahut batan geminin daha hızlı batmasın diye denize atılan eşyası gibi, hatta batan geminin malları benzetmesi de benzetmeye cuk oturdu... Sadece ben değilim acı çeken belki, ama unutmak için ve unutturmak için elimden gelen şeyi yapıyorum çevreme. Kendime bir peygamber görevi mi tayin ettim, bundan da emin değilim açıkçası. Biran önce silkinip kendime gelmeliyim. Kapitalist ve emperyalist halimle, çevremden tuttuğum ne varsa sömürmeli ve kendimden ödün vermemeliyim. Sosyalist bir paylaşımın insanlar arasında sadece kendinden yararlandırılan bir tek yönlü yol olduğuna, şüphe olmasa da, kararsızım... Burda Yok Artık İbraam James abimden isitoorum, sayın reji lütfen alttan hafiften sesini açalım, çalsın lütfen;
heh. Ne diyordum, paylaşmaya hazır kaç yürek var Allasen, herkes kendi işlerinin tıkırında. Çay kaşığı kadar bile olamazsın kimsenin hayatında, şekerledikleri çayı bile paylaşmazlar, tabağının yanına koyuverirler. Ben
-cilliklerin ve bireyselliklerin tümüne lanet olsun yada olmasın ama olmuş gibi yapsın... İnsanlığı insan yapan budur attızatında, ama kızdığım şey, yalnız kalmayı; protesto etmektir. Yetinemeyen, yine hastalığının çikolata koması halinde olan menstural döngüsünün içinde kaybolmuş ba(ğ)yanlar gibi oldum, kendime kafa göz dalacağım vallahi. Bir erkeğin böyle hafifliğine aldırış etmek mümkün değildir, bunu da zapta geçirelim, sayın hakim... Yanlış anlaşılmasın efendim, Ataerkilliğe yada tekdüzeliğe değil atfım, bizzat birinin bir şekilde bu katar deryasında, lokomotif olması gerekliliğine olan inancımdan'dı dediklerim. Yoksa ben de biliyorum, demin üzülen ve bana dert yanan ba(ğ)yanların, beni hiçbir mutluluklarının coğrafyasının hiçbir yerine koymacaklarını. Dün, ne kadar yalnızım, yada bu erkekler neden böyle diye dert yananlar, yarın, bu mutlu günümüze seni de bekleriz, Allah bağışlarsa ikinci yolda, diye teselli makamlarının kapılarını bu sefer bana açacaklardır, kuşkusuz. Ha diyeceksin, sen insanlardan birşey bekleyerek mi yardım peşinde koşuyorsun, el cevap kocaman bir HAYIR. Maksadım, bugünlerin gelecek mutluluklarla olan bağlantısını kurmak'tı ve hala öyle, benim payıma düşense ne kadar mutluyum biliyomusuaağğn'ları duyunca, demek ki işe yarıyorum pahitahtına oturmaktır asıl mutluluğun. Benim gibi adamdan, ne köy olur yoksa ne kasaba, bizimkisi gözüne fil kaçması sonunda göz yaşı dökmek, yoksa ne ağlaması-erkek adam ağlar mı allasen?Zaten hangi arayış yüzde yüz tatminini bulmuş benim insan içine çıkartılmayacak acılarım son bulsun. Rıdvan abi sen de bırak allasen yau:
- Gol olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder