Haftaiçi akşamları evde oturup Prison Break izleyip, msn muhabbeti akşamlarımı dünyaya bağlayan yegane yol bu aralar. Gece gezmelerini, soğuk ve yağışlı hava muhalefeti nedeniyle askıya aldım. Evcimenliğim de yani, tam gaz devam ediyor. Ankara'da hovarda tavırlarla gezcek yer arayan, bar müdavimi adam gitti, iyi bir memur geldi yerine. Yat kalk işe git paradoksunu yaşıyor şimdi o memur, aman ses etmeyelim uyanmasın, sayın blog.
Senin açından da değerlendirirsek, bu yalnızlık beni sana daha da bağladı. Çok yazı yazmaktansa dişe dokunur yazı yazma felsefem, biraz daha sulandı sanki, korkuyorum blog... (Bu bölüm 6. His'te oynayan veletin, Ay si ded piıpıl dediği tonda okunursa, halet-i ruhiyesine ihanet edilmemiş olunur) Neden dersen, çok yazı yazma geleneğim çok sıkılmakla, doğru orantılı olduğundan, kalitenin düşmesi sonucunu getirebilir. Biliyorsun ki, okuyucu kaygım yok ama okuyunca da Bu ne bee tavrı gösterilirse sana, buna çok kırılırım. Ortamda bayanlar da var, icabında dışarı davet eder ifadesini alırız; ama bize yakışmaz...(kayda geçmesin lütfen)
Bu haftasonu heyecanla beklediğim misafir olayı, yattı. İnanmazsın sayın blog, sırf misafir gelecek diye gittim, bir sürü ıvır zıvır aldım durdum. Allah'tan bankadan para çekip gitmiştim, yoksa kredi kartı ekstresini, binbir uyuzlukla 100 TeLe altına indirmek için boşuna çabalarıma, dış mihraklar başka yerleri ile güleceklerdi. Para sorun değil gözüm ama eğer gerçekten gelselerdi onları ağırlama konusunda yeterince başarı sağlayacağım konusunda beni bu alışagelmişin dışı alışveriş davranışım kıllandırdı. Kendime reva görmediğim tutumu başkasına sergilemem, kendime yaptığım büyük yanlış olurdu ve oldu zaten. Seni meşgul ettim biliyorum sayın blog, ama şahit ol kendimden özür diliyorum.. Affet beni sayın kendim, affetmesen de idareten devam et işte.
Öte yandan can sıkıntımın tavan yaptığı ve maaşımın yatacağı bu haftasonunu Bursa dışında geçirmek iyi bir fikir olabilirdi. Kendim gibi manyak arkadaşlarım olduğundan o iş de yattı. Son anda ben gelmiyorum derseler, böyle olur elbette. Ama alacağı olsun; öbür hafta gelirim diyen saygıdeğer arkadaşıma burdan, hanımlar lütfen sırtınızı dönünüz, uzatırım ve kucaklarım, diyorum, o anlasın artık. İlla burda bekçi gibi bekliycez.. Olmaz arkadaşım, uymadıysa uyduracaksın. Yok kız arkadaşım gelemediydi; yok kıldı yok yündü, e ben n'apayım yani... Bak yine moralim bozuldu. Zaten sinir katsayım yüksek, gece vakti canım sıkkın, bir kafa da kendime atacağım, olmayacak... Karar verilmiştir, önümüzdeki haftasonu alemlere akmalıyım'dır, yeter'dir, ben de insanım'dır.
Nevizade geceleri, tezahüratıyla aranızdan ayrılıyorum. (Tezahüratı bizzat okuyanların ağzından buraya görüntülü olarak yüklerdim ama blog tiki bloguna dönüyor, görsellik derken içerikten olmayalım, bir yerde de sanat kaygımız var; aman diyyim. Yok şunu dinle, yok bunu izle. Kardeşim burda başçavuşun yazıcısı mı yazıyor... İdareten sözlerini yazıcam aşağıya, müziği de Füsun Önal ninemin Senden Başka isimli Hababam Sınıfı çağlarından kalma lirik ve historik çalışmasının müziğiyledir, ilgililere önemle duyrulur.)
giden her sevgilinin ardından
hep biz olduk el sallayan
haykırsak duyarlarmı sesimizi
hangi sevdadan galip çıktıkki
yürüyoruz sessiz ve kederli
nevizade geceleri
inletiyoruz her çıkışında
istiklal caddesini
boşuna çekilmedi bunca çile
içiyoruz gündüz gece
haykırdık duymadı ama hiç kimse
peşindeyiz heryerde
zaten aşklar hep yalan dolan
sonu hep acı hüsran
bize her sevdadan geriye kalan
sadece Galatasaray
hep biz olduk el sallayan
haykırsak duyarlarmı sesimizi
hangi sevdadan galip çıktıkki
yürüyoruz sessiz ve kederli
nevizade geceleri
inletiyoruz her çıkışında
istiklal caddesini
boşuna çekilmedi bunca çile
içiyoruz gündüz gece
haykırdık duymadı ama hiç kimse
peşindeyiz heryerde
zaten aşklar hep yalan dolan
sonu hep acı hüsran
bize her sevdadan geriye kalan
sadece Galatasaray
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder