13 Kasım 2008 Perşembe

Tekil

Bu aralar biraz sarhoş gibiyim azıcık frenlemem lazım kendimi. Habire matrak ve espirili yaklaşım iş hayatında sökmüyor. Eski SS subayı portremi geriye getirmeliyim. Bankacılar şaka yapmaz hele gülmek aman diyyim.. Hani şu meşhur saatleri ayarlama enstitüsü var ya, o da azıcık daha çalışıp beni ayarlasın diye istekte bulunuyorum ve bu şarkıyı bütün sevip de kavuşamayanlara armağan ediyorum; kavuşanlar kulaklarını tıkasın...

Haftalar ayları tüketirken havalar soğudu. Hele bu dağ şehri kışı biraz daha canlı yaşıyor. Hem sanayi gelişmiş hem de bütün yenilikler gibi kış buraya erken geliyor galiba. Kombiyi yakmaya başladım bile. Evdeki misafirlerimi de düşünmem gerektiğinden doğalgazın gelmeyen faturalarını beklemekten, bizzat aksiyona daldırıp kalan güvence bedelini verip rahatladım. Ha bu çok mu önemli; evet önemli çünkü 3x55=165 YTL abanı verdi cebe... Ama n'apalım artık bunlar bir evi olmanın cilveleri...

Yorgunluk da var biraz. Son 3 haftadır gezen kıçım biraz yer görmelidir diye tavsiyede bulunmalıyım; ahanda bulundum... Hmmm diye gözlükleri burnumdan düşürüp kaş kombinasyonlu 40ı aşkın kızgın bakış atıyorum kendime ve başardım. Rahatladım afferin içimde biriktirdiğim disiplin edilgenliğine, ben mutlaka bir gün işime yarayacağını biliyordum.

Tasarruf etmeli insan. Sevgiler ve arkadaşlıklar da öyle olsa keşke. Kasım 2007-Temmuz 2008 arası yaşadığım sabun köpüğü gençlik dizisi tadındaki hızlı yaşantımı arıyorum. Tek derdi gezip dolaşmak olan bir insandan, tekdüze devlet memuruna evrildim. Ev iş arası mekik dokuyup, yaşam kıpırtısı olmadan ot gibi yaşıyorum.

Hayırlısı...

Hiç yorum yok: