paramparça içim, içim paramparça... bazen söyleyemediklerim ve yapamadıklarım var hayatımda ve çoğunlukla kaçırdığım trenler... ağlamak gibi bir nimet ve göz yaşlarım sebil, oysa bana kalır çekmek o gaddar yükü, ağlamak yasak, hüzünlensem ayıp. kül tablası yüreğim; ben her hasreti öyle söndürüyorum, yanı sıra yanıp durur, yüreğimin altı, sırtımın içi, orda kısacık küçük bir fasıla, orman yangını...
çok dedin, dediler. konuş. anlat. dök içini. konuşamadım, konuşmak yine çaresizlik tekrarı. anlatmak, bilmediğin geleceklerin, umut beslediklerini anlatıp, kötüleriyle karşılaşmak oldu, oldum-olası... dökmek içini, doluyken olmazdı, doldurduklarım beni ben yapan, ketum bir sır partizanı yaptı beni...
şimdi doktor peşi sıra dolaşıyorum. umut ekip, inandırıyorum başkasını. ona dair. ondan yana. onda. o yaşadıkça yaşayacak, ben ona bağlamışım, bende yaşayacak, ben de yaşayacağım...