21 Mayıs 2012 Pazartesi

korkarım kapımda hırlar mutluluk. ben hala yoksun. biçare. yaşamak istedim diye geldi başıma herşey. sadece yaşamak. hak etmedim, hak etmiyorum kabul ama olmuyor yaşamadan...

hangi sokakta olsam onun bir parçası değil miyim-bir kaldırımının üstündeysem o sokak değil miyim?

ordayım ya. evet ordayım. kalabalık bir yalnız, her tarafı sereperçe, çevrili hatları bir özgür olarak. eksiği yok fazlası var, ama anlatılmıyor be canım. anlatılmıyor.

ne yapmak istediysem, ne demek istediysem bana yamandı adeta. şimdi, böyle yalnızlık hissederken yine aynı sokakta üşüyorum bir gece vakti ve ben ne zaman bir evin parçası olmaya çabalasam, o evin duvarı olmadım diye bana bu reva, bu sefer kaçış yok, son belki bu defa.

yapamadım sayın kendim. olmuyor. yalnızlık künyesi, suskun olduğu kadar anlaşılmazlığı da takıyor boynuna insanın. talihliyim kendimi anlıyorum en azından ama kime anlatsam ya kınıyor ya koşarak uzaklaşmaya kurulu birer kurşun asker. kararımı versem ve çeksem gitsem diyorum, bana bağlı hayatlar var ve biraz galiba ben onlardan korkuyorum...

sorular sorular sorular. cevapları bana bırakmışsınız, bravo insanlar. yanımda olacak mısınız, hayır hepimiz benciliz öyle değil mi?... korkuyorsam yani sebepsiz değil sizlerden. korktukça daha çok korkuluyor, korku yalnızlaştırıyor öte yandan. korktukça ihtiyaç daha beliriyor insana, kendi insanlığından geçiyor ihtiyacın, aşıyor, aştıkça sen başkası ve ne zaman bulsan insanlığın rezerve bir saklı, yani diyorum onu gizlemelisin, mecbursun. isteme kimseden birşey, kimseye kızma, kırılma, sadece olduğu gibi herşey sen yine mukadderatın elinde oyumcak tevekkülü'sün ancak.

Hiç yorum yok: