2 Şubat 2012 Perşembe

neresinden baksan

ve giderken
havayı tutarsın; açık camlı araban.
kafanı çıkartırsın.
tükürürsün hayata, o kaçar gider senden.
gülersin.

hayat bu.

sonra bir gün belki aynı yer
bir yüzüne damla gelir;
güneşli hava kimbilir...
o saadet yapışır sinirine
susarsın.

hayat bu.

acırsın hayata.
acımazsın güzelliklere, çirkinliklere...
belki hepsi eşit ve rengarenk, çeşit çeşit.
günahsız bir sevap yada bir suç;
insan olan yine insan
ve sadece insan.
yaşamak yükümlüsü
ödevi daha iyi yaşamak olan;
bir sürü cümle topluluğu
can.

şimdi kızıyorum bak kendime.
hak etmediklerim,
hak edip alamadıklarım.
abuk sabuk bu denge, bu birleşim;
sanki ben kovalanıyorum, çünkü kaçmışım
annem peşim sıra koşturuyor,
yemek için, oysaki acıkmışım...
idam sehpası her dakika
ve ben insan olan, güle oynaya,
biraz daha yavaşlatacağım diye zamanı
seni üzüyorum, bekletiyorum.
biraz daha beklerken sen
gitmiyor o otobüs ve mutluluk.
gitmiyor.

ve sen kızıyorsun anne.
evet yemeyeceğim o yemeği.
biraz daha kırılıyorsun bana sevgilim
hiçe sayıyorum bana onca sarfın emeği.
üstelik benden kopuyorsun dostum,
hiçe sayıyorum adı sen olan çünkü çiçeği..

at bana o taşı.
kızmam.
taş olmasın elin,
attığın olsun.
daha çok yaşasın elin.
kan aksın,
-mutlu ol,
çünkü bir cana kızıyorsun;
anlamalısın..

Hiç yorum yok: