11 Eylül 2011 Pazar

rapor

bir susmak demek, şimdi konuşmadığından; ağır bir hesabın altına girmektir. bazen sevgilim dersin, yüreğine dokunmaz da, insana sen desen gözleri üşür, kılcallaşır kanı, kalp atar sözlerinde. konuşmadım, konuşmuyorum biliyorsun. kayıpların üstünde şarkı söylerken, potansiyel kinetiğe yakınca; ben üstlerine basıp; kayıp düştüm canım. anlatamadım. suskunluk bilinçliydi. bazen de böyle hayata yenilince, yeniklik ile susmak gerekiyormuş. yaşadım.

bir boylu boyunca mezar ediyor kütlesi insanın ve sonunda bir kaç dua; bir fatiha, yeşil mersedes dökünce ağırlığını, yok oluyorsun hayatından sevdiklerin; yetmediklerinin. yaşamak öyle kahpe ki, seni alıyor acılardan, yeni umutlara salıyor, salı sallanmıyor canım, yaşıyorsun basa basa unutmaya, bu ekmek hep sıcak ve susamsız, tek ki; umut maya!...

hadi sen de sus. bilmek bazen de böyle konuşamamaktır. acılar, kayıplar, üzüntüler, ayrılıklar, hepsi bir pusu boyu seni bekliyor. güçlüsün değil mi?... güçlüsün, pek tabi. ama yaşamaya güçlüsün ve pil bitince, yeniden şarja alınıyor bitmişlikler. başlangıç; yeni hevesler ve bitişler acı verirken; hayat nötrlenir sevgili... hayat acımaz; sen acırsın, ben acırım...

bir yosma koynunda, yozlaşırken dirayet, ben benliğin ben senliğin yitişi olurum, adım kayıp, sanım soluk, sen beni sorma. ben beni bulmalıyım, bulamazsam hepten ayıp, hepten üzünç.

Hiç yorum yok: