31 Aralık 2010 Cuma

yeniliyoruz

yeniliyoruz yavaş yavaş. önce yaşam sevincimiz söndü, geri geri gitmeye başladı ferimiz. şimdi, yoksul ve zengin elbiseler içinde sakladığımız sökük bedenlerimiz ve içinde krater yalnızlığımız. söndük. söndükçe üfledik, daha da mutsuz yüzlerimize mutlu makyajlar yaptık.

şimdi yaşlanıyoruz. bir gıdım hareket gelmiyor içimizden. kalabalıkta yalnızken önceleri, şimdi kalabalık içindeki yalnızlığımızdan bıkar olduk ve yalnız yalnızlığımızdayız. rahatlık diye avunuyoruz, bakarsan rahatız ve yavaş ölüm vitesinden yokuş aşağı motor freni ile iniyoruz.

ve derken bir yıl daha bitiyor. bir yıl daha gitti. geçen yıl, en azından birisi olur yanımda diye didinmiştim, aranmıştım; bulamamıştım. yüzüme çarpmıştı kimsesizliğim. şimdi onla barışığım, kimsesizliğim; kimsesizliğin vücut bulmuş haliyim. kimseden kendim için bir şey isteyemiyorum, en çok vandal bir had aşımı oluyor, elime geçen. istediğim gibi gitmeyen bir hayat, çabalarım; çabaladıklarım, hepsi ama hepsi abur cubur. bir yıl sonra belki bambaşka belki daha fena halde de olacağım, inan bilmiyorum. inançsızlık var hafiften, üzüntüm de kalmadı bu yüzden, neye yarar neye kadar, karıştırıyorum bu canımı. canımı adadıklarım hakeza, benden hep uzak, ne kadar ulaşmaya çabalasam, onlar gibi oluyorum, bu beni sıkıyor ve onlar gibi olunca alalade kalıyorum bedenimde. hiçkimse anlıyor mu beni, buna da emin değilim. umut dikçe kırılıyor rüzgardan, rüzgarlı bir kentte kalışım ve her kırılışta yine azalışım.

artık herşey süpriz. bir intiharın yavaşını yaşıyorum. kadınlardan beklentim de yok. beni en anlayan bile kendine evirtiyor, çevirtiyor, doğrusunu yanlışıma kuruyor. hiçkimse yok, hiçkimsesizliğim ile, kimsesizliğim eş anlamlı oluyor bu bakımdan; hiç de aynı, kimsesizliğim de. hiç'im, kimsesiz'im.

ama umrumda değil. hayat bu ise, ben böylece yaşıyacağım ve sonu nerde bitiyorsa yeni bir film başlayana kadar rolümde kalacağım. umarım bastığım toprak benden memnundur, ben daha sonrası ondan mutlu olayım; üstümdeyken...

bu arada; yeni yılın kutlu olsun blog. okunmuyorsun, okunmadıkça daha kabalaşıyorsun. üzgünüm. dilerim ama dilemeyi acı çektirmeye anlamdaş görüyorum artık, böylece iyiye diyelim o bakımdan. kızma, kızdıkça anlaşılmaz oluyorsun, bak ben artık kızmıyorum, yalnızlığımla da barıştım; örnek al.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Okunmadığını bilemezsin... Ondan gittikçe liminiti aşan bir dünya da şu an yalnız kalmak ve kendi içinde yaşamak bile en büyük seçimlerden biri olması gerek... Bir sen barışmıyorsun yalnızlıklarınla herkes başlıyor yalnızlığı tatmaya ama bir yerden ve farklı durumlarda... Sevgiler...