
zenginliğime bakıyorum boş ceplerimde kıpırtılar sırası... ne kadar dolu dolu yalnızım, bu fazlalık o kadar bencil ediyor hatta beni, kimseye değmiyor-değemiyor ellerim. gülmek geliyor içimden ve yalnızlık paylaşılmaz teoremini kanıtlıyorum her sefer ve her seferinde ağız dolusu gülmek vergisi, mutluluk bu kadar ucuz olmamalı-yetmez...
kimsesiz sokaklarım vardı, şimdi çok daha zenginiz-o sokaklar kalabalıkken de ordayım, ama yine öksüzdü ismi o sokağın ve ben evlat edinmiştim onu, bu sırrı bu sefer sakladım ve de sır zenginliğime bir tane daha eklenmiş oldu. ağzım köpürdü bak, daha da faizlenmiş olmalı, söylemiyordum-bu yabancısız ortamda müsrif olayım... ama müsrüflik bir zengine yakışmaz. daha zalim olmalı bu mutluluktan kıvranırken dışarısı ben hüzün biriktirmeliyim daha da-biriksin...
herkes beni sever ve ben bu lafı kaç defa söyledim, artık suyu çıktı. tek başımayken söylüyorum, bu haydut yalnız tabiatımdan

sıkılmışlığa bir nefes hava diye, ama canıma tak etmiş olmalı, artık ne zaman başlasam her'den devamı gelmiyor kes'tirip atıyorum gereksiz diğer fazlalığı. evrimi sürüyor kandırıklarımın, yalanlarım daha civciv gibiyken, anneleri ile avunuyordum; şimdi daha civcivliler işte, ne kadar sevimlilerdur ben biraz daha oynayayım onlarla... hiç bir zenginin olmadığı kadar halktanım bak, azıcık kibirlenmeliyim aslında... bırakmalıyım.

bıraktım artık. bıkmıştım. sevgili dediğin ne ki. kendini emanet ettiğin ve yeterince sevince geri aldığın bir garaj adeta. hele erkek halim varken, daha çok sevilmek geçiyorken doğamda, ben seviyordum reddilip daha da reddetmeyi redderek kontraatağa kalkmış... küçük dünyamdan ayrılmıyorum ve aslında o, o kadar büyük ki... kimse bilmiyor ve ben bu bilgi ile daha da zenginim. yaşasın bu çok bilip konuşmayan, ağır abilerim-ben ne zaman olacaksam o abilerden o zaman...
o zaman bu zamandır maskeli dolaşıyorum işte, hem ne maske. sanki arayışım boyumu aşıyomuş gibi. ben yalnız mutluyum olm, hem de yapa

yalnız. copilotum yoktu, kendim çizdim yolumu, en büyük oyuncağım ellerimdi küçükken beni uyutmak için yatırdıkları anaokulu yataklarında-o eller yine uyandırmadan kimseye sızana kadar kendi kendine oynadı. hoş, hala ellerim zeytinyağlı yeniyor, hafif ve soğuk, lezzetli...
iyi malın reklamı olmaz. bu yazdıklarım offrecord, makina kapalı yani... kimse bilmeyecek ne kadar zengin olduğumu. yalnızlık gibi o da paylaşılmıyor kahretsin, ne yazık, daha zengin de ölsen ölüyorsun kefen yeşil olmasa da tabut örtüsü yemyeşil. yanlış olmasın çaresizlik değil meramım, çaresiz olan geri kalan insan yığını ben yalnız bir zenginim, çaresizlik bana göre değil. yalan dünyanın yalan zenginiyim işte. susuyorum şimdi ve bir daha hiç konuşmuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder