3 Ekim 2010 Pazar

ayrılık

ve gidiyorsun.
bir adım dahası ama uzağa
hem de benden...
daha soğuk.
daha üşütücü...
bizde ne varsa kısa kollu
hepsi yasta; kapkara-ürkütücü.

sol gözüm seğiriyor.

gitmek,
bir kavga sonucu,
ama bir barış gibi değil; bir ateşkes belki.
ama erken henüz sevinmeye, biliyorum bunu
sensiz olmak acıtacak, acıyacak içim sen gelene kadar...
tuzlayacak göz yaşım ardın sıra açılan yaramı,
yokluğun iltihaplanacak yerine soktuklarımla; hayatla arama
ama sen gelene kadar geçse bile sızlayacak, kesin burası...

elim titriyor

güle güle demek, hafif ve saçma şimdi.
bizde gideni gülerek uğurlamazlar;
belki bir yudum su ve fazla gözyaşı,
ayrıca hüzün pazarlarlar birbir, keşke gitmesin diye..
ucuza gider umutlar ve gelir diyedir alışveriş
sepet sepet unutlu umut kapışılır veresiye...
gitme de denmiyor, toplu bavulun kırılır bana
gururum da öte yandan, bir daha kırılamazdır
ardından ağlamak yeğdir kana kana.
itiraf cesaret şuan ama buz gibi içimde bağırır gitme diye vicdanım
söylemek bunu, bir salağın vasiyeti sadece, asla acıma,
ayakların gidiyorsa gitmelisin bu yüzden canım...

çatırdıyor takaatim

yine geleceksin değil mi;
bir vaat, olmadı kırıntı sıkletli bir avuntu...
onlar da yok mu, yoksa senin gibi?
ben de yokum zaten, gönüllü bir beden bekçi sadece;
yıkıntılar arası harabe, böyle taksitli yalanları
parça parça, gitmeyeceğine inanmak isteği galip
ama toplam da yepyeni yenik...
özlemek imzalı, yırtıp atılan ben olayım aksi halde...
bilmemelisin ki akıl sağlığım şüpheli isteyeceğim seni
kayıtsızlığım tabanlarını yağlasın ezmeden
ensem sırtıma kapanıp hüngür hüngür ağlasın görünmeden...

bavulunu taşıyorum

en iyi şekilde baktım sana ve tadına.
doyamadım bir doyum, bir eksik şimdi her sayım...
böyle sevmek, hem de kaçar gibi gideni
benim uzmanlık alanım;
hem de tazı gibi kovalamaz şekilde.
en büyük keşfimsin, hayatımın tezenesi, coşkum.
bu yağmur, bu kapalı fırtınalı iklim
hüznüm şimdiki, istemek gelecek;
paylaşmak geçmiş zaman lügatımda
çünkü hasretin paylaşılmaz, bencilce misafiriyim artık.

ağır dilime her kelime

ne acı.
bir süre sonra biliyorum ki unutmak pahasına küseceğim sana
sonra suçlayacağım bol bol, aslında kötüydün çünkü sen.
yani sen giderken bir taraftan, aklım çekecek aksi yöne.
ortada dona kalan kalbim olacak.
soğuk hüküm sürecek, bir mevsim üşüyeceğim,
bilemedin 2 mevsim..
ve geleceksin yeniden, kapımdan sızarak.
bam güm sereceksin severek, okşayarak beni.
şimdi bunca maceraya hazırlanmalıyım;
hakeza gerçekten gidiyorsun ve gittin bile...

not: yazar kişisi, dolabını toparlarken aldığı bi'sürü yazlık ıvır zıvırın yer kaplamasını engellemek için, tatil dönüşü(geçen hafta olmakta) henüz boşaltamadığı valizini boşaltarak yazlıklar ile doldurup kaldırmış ve hüzne dalmıştır... bu şiir yaza ve tabi, bir sürü içeğine yazılmıştır.

Hiç yorum yok: