şimdi ilk seni görmek gibi vurulmak,
ardımızda kalanları da, alıp içine
aşık olduğunu hissetmek yeniden..
duvara bir tutam çim ile ismini yazmak, utangaç
bir kıza bakarken farksızlaşmak hiçbirşeyden ziyade...
senden konumlamak coğrafyayı,
senden gittikçe acımak içinden,
sana geldikçe kanlanmak tende.
yok olmak ve sana kapanıp, müebbet isteği
görüş gününde yine sen gel demeli
sıkılmak sensizlik olmalı, senle eğlence dertler
canı acıtan ne varsa, anca pazar günü ıssız bir meşgale...
her yer deplasman, bir iplik sensiz-iğneden, işlevsiz
ders anlatan hocaya sırıtıp ismini kazımalı matematik kitabına.
yediğin yemek mide işgalcisi olmalı, sensiz ne de olsa
sensiz gitmemek hiçbir yere, gönlünde taşımak seni.
kara kalem ansızın, ismini kazıyım resmine hallenmek,
ama utanıp güzelliğinden yazık etmek emeğe
zaten sevmek aşığılamak deyip kendini,
sensiz cehennemden yer beğenmek...
zinciri sen olsa da, kesse bileklerini keşke
ve kanmadan kendi kanına, seni çizip duvara
pıhtılaştırmak hayalini, cismine adanarak.
acı sürmek tatlı gülüşlere ve seni ekmek gamzelere
gözlerden de seni çalmak kıskanıp, görünmez kılmak sanki seni.
uykuda sana sırtını dönüp, sana yüzü koyun uzanmak
sabah telefonunla uyanayım diye uykuya mesafeli kalmak.
sabah aramasan da, zaten sabah olmadı diye bu sefer;
güneşe sırtını dönmek, sensiz gece zaten, asıl güneş senken.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder