20 Temmuz 2010 Salı

yeniden

gelmeyeceksin.
unutmak şimdi,
hemen şimdi unutmak;
tezelden bıçağı çalmak umutlara,
yelken açmak bırak unutlara.
beklenti dediğin şey,
sende sırıtır, sensiz daha manalı,
hiç olmasın aslında daha evla
doğru adres değilsin malesef,
ve bunu kaçıncı anlayışım, kaçıncı fiyasko...
hep ağlamak, hep hayal kırıklığı
sayamamışım vazgeçip yeniden bağlanmaklılığı...
varsa yoksa deniz tutması
kafam zil zurna, keyfim kaçık ayrıca
hep kaptanlık böyle, düşe kalka, biraz berbat
sen denizinde seyretmek asıl kabahat.
ve yenilip boğulmak tek şıklı soru,
boş bıraksan vakit kaybı bir ömrüm
iki arada-derede sevmek, ihtişamı bozuk...gelmedin.
yine ben kazandım:
yalnızlığımı...

hani eskiden, deniz savaşlarında kancıklığın bir ifadesi imiş ya, fenerleri söndürüp geceleyin savaş meydanından kaçmak, bak saat kaç oldu, bende ışıklar yanıyor. geleceksin umudunu yitirmeme rağmen için için yanıyor. görmeyesin diye, yenilmedim diye, söndün deme diye... inat elbette tutuyor elimden, ama ben bir kez daha kırık dişimle, tekrar inanmaya geçiremediğim ve sende bıraktığım dişimle avunuyorum, takma bir aşksın damağımı yara yapmışsın... geç anlaşılıyor herşeyin değeri, ama sen beni hiç anlayamayacaksın ve asıl sence değerli bu olmalı...

içimdekileri alamazsın, biliyor musun. sende de olsa alamazsın, senden de... farketmiyor gerçekler, anlasana. benim sevgim makyajlı değil, hileden de hep iğrendim ben. gerçek olanlar sende kalsın açıkçası, bana hayaller ve umutlar yeter, üstü kalsın. dahasına da aklım ermez zaten, yalan sat gerçeğine, ben tümden yalandan yalanıp gerçeğe sürdüm dilimi, yapıştı. şimdi sende kalsın hepsi, al götür...

Hiç yorum yok: