4 Haziran 2010 Cuma

okunmayan reçete

bu aralar en güzel dostlarım şarkılar. kendimi anlatamadığım yığınla şey var zaten, en azından hepsini ben söyleyip ben dinliyorum. umut etmeden hatta öldürmeden, kılıç kuşanmadan da yaşanıyor hayat, ya ben güneş gözlüklerimle takılıyorum adeta sokakta. dert ettim, dermanım yine kendim olmalıyım, bir çıkış yolu, Tanrım. içimde bitiremediğim özlemlerimle savaşıyorum durmadan, kaçarken kazandıklarımı kaybediyorum, dimyatta giden yol bulgurlarla ikiye ayrık, gidiş geliş hepten kayıp.

bunca kaçış, bunca arayış ile yaşayadururken, içimdekiler de laçka oluyor haliyle. hani çok sert viraj alan otobüs şöförü gibiyim, kötü yanı benim de midem karman çorman oluyor bunca artistliğimle. bir çay molası versek, içimdeki benlik de biraz kendine gelse, mesela ben kaptan şöför de azıcık dinlensem, çok da isabetli olurdu.

azıcık sükut, azıcık dinlenme ve belki muhafazarlık ilaç olacak. kendimi arayışlarda değil de, azıcık dinlenmelerde bulsam belki, yatışacak içimdeki kızgın devrimci tatminsiz halk, bir darbe ile herşey kötüye gidebilir, kendime mukayyet olmalıyımdır.

Hiç yorum yok: