
arkadaşlarım, dostlarım; biraz daha varlar ama çoğunlukla bir krater bu gezegenimde yalnızlık, ne yağsa onlardan orası göl ve sürekli emiyor sanki. aşılmıyor setleri, yarım gülüşlerim tamamlanmadıkça somurtmaya da benziyor. haksızlık edilemiyor bir zaman sonra gerçeğe, 2 yarım gülüş bir tam somurtmaya denk kalıyor yüzümde. asma yaprakları çevrili bir bağ sanki yalnızlık, ben ile hayat arasındaki tek köprü, köprüleri atsam benden olacakmışım gibi. doyuramıyorum, doymuyor; aç hevesler, şantiye umutlarım, birazla yetinmeye değer gördüklerim hepsi toplasan bir doya doya gülüş yapmıyor, lanet olsun.
kimseye vereceğim yok da, alacağım çokmuş gibi ve ama aç bir banka gibiyim. ellerim boş ceplerimde yumruk dolu dolu, ama yüzsüzlüğe de vuramıyorum bu saf salak hallerimi artık. kimseye 2 dirhem diyecek lafım yok. aşındırıyor beni küsmek, boşluğumla avaz avaz gülüyorum dolayısı ile, içi boş gülmelerin, mizahı ise sadece hamlığım. alkol var bir zamandır hayatımda bu yüzden, yapay neşelerde yüzmeyi yeğliyorum, yanım bomboşken bencilleşmeye yüz tutuyor kadehlerin boşluğu. efkar dediğim şeyler, altyazısız bir ep'ecnebi bir film gibi, konuya yabancıyım üstelik, ne gam ayılana dek; pasaportlu bir umursamazım bu aslı hayatım olan bohem deplasmana...
yalanlarımı tüketiyorum açıkçası. gerçeğin kıyısına oturunca, kırmızılığım sızacak yalanlarıma dalga dalga. ama korkmuyorum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder