18 Nisan 2010 Pazar

vapur

bir vapurluk hasretin
karşı kıyıya varır mı, bilemem.
özledim, ben onu bilirim tek.
gelmezsen de bilincim yanar,
gelsen zaten fizik dışı, hepten yok.
bir martılık heyecan bunca dize,
bir simit artığı yada izmarit aldanması
ama güzel bir manzara peşinden koşutururken ben,
viyaklamalarım gönlünü hoş tutuyor olmalı.

bir vapurluk herşey.
bir gidiş sadece dönüşü düşünülmemiş
karşı kıyıya yanıp bu kıyıda, unutulmuş bileti.
neden veyahut ne diye sorulmadan denize bırakılmış;
kağıt gemi yapılmış, sende kalmanın ibreti.
kendinde olmadan, kendinde kalmadan,
sana artıp, sana verilmiş umursamadan akibetini.
duman duman giderken kendini düşlemek içinde,
ve kendi kıyımda kendime el sallarken düşlemek seni.

bir vapurluk hepitopu.
elleri suya uzatıp, elleri doldurmalı tuzlu tuzlu.
kaptan köşkü zayıf, kaptan köşkü köhne,
varsa yoksa, güvertedeyim, orası aslı sahne.
çayını içerek rahat, deniz üstü henüz,
rumca bir şarkı ile kaygılanıp, öksürmek üstelik,
bir vapur bekleyen-liman yalnızı yoksulluğu düpedüz.
afaki de olsa ümitleri almış olmak yanına; ümitleri,
yakılacak tek gemi de zaten bu vapur, yok geri;
rota sadece sana, kavuşmak isteği tamyol ileri...

bir vapurluk özlemek seni.
daha tatamadığım dudaklarını, koklayamacağım saçlarını;
suyun katılmamışlığından, henüz siyah saçlarımı seven ellerini,
göğsüme yaslanan ve dudak koyduğum, sıcaklığını.
soframızı, yatağımızı, odamızı; bundan ibaret zenginliğimizi,
ayrıykenki yoksulluğumuzu özlemeyi isteme lüksünü...
hayatla ödeşmek hepsi, ödeşmeyi özlemek gibi;
bu deniz, bu bizi ayıran 4ün 3ünü kaplamış dalgalı hayatı,
bu kara kentinden hem de, hiç utanmadan; dağlı hissiyatı.

bir vapurluk canım,
canım fırtınadan kırılgan, filikaları çözük.
yolunda boğulmaya bile boyun eğmiş,
hiç de yoksa limanında bulunmak, gölgelerimizin buluşması.
bir dizelik de olsa, şiirine katılmak, hayallerden kaçarak artık,
ok ok kirpiklerini sallayıp, hayatla daha da açmadan aramı,
pasaport kaygısıyla, alabora olmak deniz yırtıp.
balık yemi mertebesiyle sofrana konuk olmak.

Hiç yorum yok: