dedim ya, kaybeden olmak, ama sorumlu olmadan, sadece her sınıfın en yaratıcı ama en tembeli hatta ders çalışmadan başarılı olan test öğrencisi olarak, senken en nefret ettiğim öğretmenim ve hepsi pekiyi karnem. bakarsan doymadım tokatına, yaramazlık yapsam da yine dikkatine mazhar olabilmek adına yaptım, uslu dursam alaladelikten kaçıyordum, nefret de olsa gözünde olmalıydım. ne olursa olsun 0 olmamalıydım eksi de olsa yutmayan eleman olmalı notum, çarpıldıkça bir başkasına tesadüf etmeli.
konumuza dönersek, bir damla bile yetti susuzluğuma sana ve senden. nedense, hep böyle tükenmekli oluyor sevdalar, özlemek tükense sevişmek, o tükense monotonluk, o da tükense nefret ve o da tükense sevmeli bir düşmanlık. biz neresindeyiz bilmiyorum, keşfinin de meraklısı değilim, bir tekerlek müridi kaderimiz, kovalasak da sonumuzu biz ne kadar dönsek, yine karşımızda, bitmiyor, bitirdiğimiz sadece ömrümüz. memnunum ancak, böyle olmasından, arayış olmadan hiç bir zamanım geçmedi ve geçmesin, geçti saymam.batsa da gemi diye üzerinde olduğumuz bu tomruk yığını ahşap masa, hala bir karikatür olmaya yetinmeli tavırlarım, güldürsem de yeter. aslında bir ağaç o bile olsam hoş gelir sefa gelir, yeter ki benden yapılsın sandalyen, dayandığın masan ve kağıdın yazdığın kendini, yine dallarımdan bir kalem ile. mahçubiyetim her esnasında olabilmek isteği ile dolup taşmaktan, işte. bu kadar dolu olunca da, sevmek bir niyet bile olsa sadece sessiz bir harf, sesli sana muhtaç.
senden kalan bir dünya var yaşadığım ve onu bile sevdiğim dünya. mecbur olup sevmek gibi ama bıkmalı bir mecburiyet değil bu. neden ve nerden bilmiyorum, ama senle yada sensiz olmak, sıfatsız kalamıyorum. batsa da güneşim, hep karanlık unsuru olsam da, güneşe gebe olduğunu biliyorum ve bundan bende olmayanı senden arzum, sevmek fiili bir trafik cezası yani aşırı hız sonucu, olmadığımı olma ihtiyacının vergisi-kalıntısı.
böyle seviyorum, özlüyorum ve korkuyorum senden. Bitirmenden bu hayali şovalyeliğimi, her devrimin başta kanlı da olsa temiz oluşuna kanıp, sonra sıradanlaşmasından. sevmeye giderim ne varsa baraj olması, yağmalarımın yağmura kördüğüm bağlı olması, tıkanıklık kaygısı. bu yaz günü susuzluğunun evladı musluğun ateşli busesi iken sevdan, doyup suya tövbekar bir kara insanı olmak da var.
oysa dinmesin isterim gürültün, bir dolu kitapların raflarım, bıkmadan okumak isterim her kelimeni. hatta, sadece kapağına bakıp, tahmini bir okumak sonrası şaşırmaya çabalı bir edip rolü oynamak hırsındayım hep; bitmeden, usanmadan, kaçmadan... çipil çipil bakmak isterim ateşli sevişme sonrası sızıntı uykumdan uyanıp yatağımın bu sefer gerçek misafirine, bir daha acıkmak ile bakıp orjinalinden iyi coverların birine imza atma başarısı ile. doyma hırsı ile değil dokunmalarım, çünkü ben senin her zaman doygun ama ağırlaması kolay misafirin olmayı düşledim.
P.S.:Şimdi sen kork afacanlığımdan ve hayat, bütün suçlusu sensin bütün sevapların ve ben hep kötü adamı oynadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder