17 Ekim 2009 Cumartesi

piknikte yabanotu sevdası

uyanmak bile masraflı, sen yoksun;
hangi gökyüzü?...
inan mesaim efkar değil, merak da değil,
ama yapamadıklarım'ın zaptındayım;
sende kalmışlığın bir vesikası'yım,
belki sadece o fotoğraftaki parmak izisin sen.

sevmeyi, bıraktım yüreğimde, kendi halinde.
umutlarımı ise ağır kürek mahkumu eyledim;
hayallerimi uzak diyarlara izne yolladım.
şiirlerim viran artık, bu harabe sevdadan artakalan...
ama bitmedi, bitmesi arzusu da yok kararlı gözlerimde.
her şey tenefüste sadece.

saat çok geç biliyorum,
saat sensiz, saat boşa dönüyor.
saat akmaya küskün; sensiz anlamsız.

ama sevgilim,
isterim ki, bir umut da olsa yaşaşayım sen de;
gelmesen de, gelemeyecek olsan bile.
ve bil ki,
saat seni vaz geç'e,
illaki yanımda olacaksın.

bir büyük aşkın iz sürümü, kaybedilmesi. yeniden aynı yere yeni aşkların, konmaya çalışılması ama sadece bir efkar yaratması. bir anlatım hatası olmak aşk ansiklopedisinde, yazarı meçhul ama yazanın eni sonu sen; eksik ama gerçeğe fazla. sevmek diye avunmalar mı yalanla örülü gerçek fahişelerin şehvetinde, bir yudum kadına satmak aşkı, ama yine sevmeye ibadette. gelmeyecek olan'a bırakmak yaşamayı, kendisi azap çekerken, sahile vurmak ölüsüyle, ama rahatsız etmeden o saatlerde güneşlenen sevgiliyi, sadece bir gariban balığa yem olmak'lı mukkaderatı:

işte, seni sevmek ve hayatında yokluğumun savunması.

Hiç yorum yok: