8 Ekim 2009 Perşembe

mahrum

ellerinden.
sevginden.
gözlerinden.
teninden.

ama senle dolu ya bu bir öksüz daha gecesi iken sensizlikte, hayalinin bağbozumu olmuş düşlediklerim ve ben düşlediklerim ile varım ve seni hep düşlediklerim ile sevdim. en güzeliydi adının dersi boşaltıp bir müsvetteye yazılması, akabinde yılmadan bir şeyler daha karalayıp çöpe atması ve aşkın eş anlamlısı idi korkaklık, oysa ben çok küçüktüm ve hep öyle küçük kalacağım.

...desene nasıl aldatıldın, sevilmedin, o saçlarını kimse güneş ile bir tutmadı. bir acı daha yazınca aşk geçmişine, biraz daha kirletmedin mi en kirlenmeyeceğini sandığın hatıralarını... bilirim, yanıma kaldırdın seni terkedenleri de, unutulanların arasına yani. bir adım daha çekilirim; o raf benim zaten varlığım ne ki, bir adım daha yokluğum sorun olsun. 0'ın bile bir değeri varmış diye avunurum ve matematiğe aykırı hallerim var, ben hala aykırı, ben hala seni seviyorum...

bir gece daha öperek olmayan fotoğrafını ve bir boyut daha kaybederek gerçekten, yanımda uykuya götürüyorum seni. gelmeyeceksin fiziken, biliyorum asla, oysa ben seni sevmiyorum taklidi yapacağım hayata ve yorganın altındaki nefesimle ısıtacağım koynumdaki kurgunu ve hiç bitmeyecek o gece ve ben gecenin sonunda elbet o rafa seni de alacağım, yanına; unutulanlar arasına. sabahı biraz daha çiğleşecek herşey.

Hiç yorum yok: