27 Ekim 2009 Salı

Hatırlatma mazideki şarkımızı

Küllenen duyguları ile yaşam heyecanını buzdolabına kaldırmış, aksak yürümeye de olsa hareket etmeye mahkum olmuş biri yazsa da bu satırları; kendinden utanmasına yeter sebep değil mi; utanma duygusu o an bulunduğun merhaleden bağımsız mıdır; ey sayın benlik sahibi sayın yazar? Söyleyemeyeceklerin mahali olarak bu blogu yaratmış, sonra bir kaç tane dostuna fısıldamış biri olarak; eski hızından kopan, yazacakları tekne kazıntısı halinde tükenmişlik kokan, hepsi bir yana paylaşmayıp bencilliğine göçmeye meyletmiş hali okkalı bir tokatı hak etmeli kişisi, yorgun savaşçı, her savaş da yenilsen de, bu savaş bir sonraki savaşta bir kez daha yenileceğine olan inancına katkı sağlıyorsan kaybetmiş olmaz mısın zaten hesapta, ha- konuşsana?...

Sopalıksın, tekmeliksin, dilini afiyetle yedirilmesi gerekensin, red-i benlik konumuna sokulası'sın, ama yetmeden daha da kan sızmalı yumrukların sonrası, daha da ye daha da ye ki, aymazlığın kadar kana boğul.

Ulan, sayın kendim, bak sayı vermiyorum ama sana pek fena girişeceğim. Kendi iddian ne varsa, hepsinden uzaktasın...

Hiç yorum yok: