Çok garipti. İçiyorduk ve sessizliğe dalmıştım ben etrafımdaki gürültüden kaçıp. Bakınırken çevreme, sana benzettiğim bir kadına baktım. Gülüyordu eğleniyordu. Çok güzel gülüyordu hem de. Ben ise meze olup içiliyordum her usturuplu gülüşünde, alkol ile yüzüyordum seyrinde. Konuşuyordu. Ben artık gözlerine bakıyordum, ama bir kez bile tutuşmadı bakışlarımız. Neden bilmiyorum, öyle bakıyordum ki, bir ayna olsa yüzünde, muhtemelen bakıp ağlardım bu 'beni' içen 'yabancı' yüze. Sevmeye çalışıyordum benzettiğim bu yeni yüzü. Sanki sen'di, sanki sevmeyi elle değil de gözlerimin parmakları ile yapıyordum. Alkol devam ediyordu bir yandan.
Sonra sen diye düşündüm onu. Kadehimi o fark etmeden, sana kaldırıyordum. Biraz daha sen çalıp sürdüm yine yüzüne, biraz daha sen oldu. Ben ise, alkol çalıyordum yalnızlığımın; bu kalabalık sessizliğinin yabancı kahkahalarla dolu bencilliğine. Yoktun ya, bak biraz daha sen çalıyordum yokluğundan, bir anda karşımda beliriverdi nur cemalin, sıvadıkça puslu gözlerimi tanımadığına duyulan özlem ile, daha çok beliriyordun.
Bir hayaldin biliyordum ama, daha tatlıydın ve tatlıydı bu deneyim, alkol ilahi bir kudrete sahipti ve ben bunu şimdi anlıyordum. Yüzün gözün, her şeyin hayat bulmuştu ama yalnızlığım beni bırakmıyordu masada. Birden döndüm masamdakilere. Tanımadığım eski insanlarım, yeni yaratıcı gözümle baktım bir kere daha. Bana birşeyler söyledi karşımdaki. Ben hangi masadaydım bilemedim o an; kimdi bu insanlar ve biz ne konuşuyorduk... Gülüyordu karşımdaki , muhtemelen şehla bakan gözlerime. Tanımadığım insanların; tanımadığım gülüşleri beni daha da kadehe döndürdü. Biranın köpüklenmiş o haline baktım. Bir yudum aldım, soğuk bir kütle halinde geçiyordu boğazımdan. Ben güldüm. Bir sana baktım, gülüyordun ama yabancı gibi. Artık senin asla benim olamayacak bir yabancı olduğuna kaniydim, hayallerden yapılan sevgiler alkole muhtaçtı. Gerçekleri unutmalıydım unutmasına da, hayallerle olmuyordu.
Bir yudum daha sonra gitmiştin... Soğuktu ellerim, tek elimden tutan; en başındaki gibi alkoldü. Ben yine gülüyordum ağlamamak için. Aynı yokluğundan kaçarken, yoksulluğuma bir hayali ortak ederkenki gibi. Konuşuyordum düşünmeden, yine ait olduğum masada ve yine güldürüyordum. Ama hayalini pudraladığım o yabancı yüze hala yabancıydım, bir kez bile kesişmedi bakışlarımız. Belki o da bir alkol hayaletiydi, ama sevmiştim bu hayaleti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder