6 Haziran 2009 Cumartesi

Yollarda geçen ömür

Hani tarihte geçen bir ritüel var ya, yüzde yüz olmasa da ben de doğrudur diyorum, hani orta asyadan göçmüşüz ya bu topraklara: Beni yalnız başına otururken en çok rahatsız eden şey sanırsam bu. Aslına bakarsanız, huşu içerisinde oturup doğayı, dünyayı, hayatı dinlemeyi çok severken bendeniz, her an bir yere gitmek zorundaymışım gibi hissedip sürekli bir tedirginlik içerisindeyim. Baba şimdi nereye gidiyoruz der gibi bir halim var kendime, bu rahatsız hallerime inat bir dinginlik içerisinde kalma tavrım var ayırıyeten de... İç savaştayım bir bakıma, tavşana kaç diyorum ardından tazıya tut komutuyla başlıyıveriyor cümbüş.... Halbuki kendimle barışık bir insan olmanın arayışı için 27 yıl vermişim, daha da arıyorum o hallerimi. Aramak belki doğru tabir değil, çünkü zaten bulunmuş şey aranır ya, yine de keşfetmek kelimesini burada harcamak istemiyorum. Kendini keşfetmiş bir adam tarihe geçer mi, pek sanmam.. Keşfetmek tarihe geçecek, altın neonlarla yazılacak şeyler için kullanılmalı, en azından şu ana kadar tarihe geçmeye aday biri olarak görmedim kendimi..

Yıllardır hep bunla savaştım durdum. Acaba ben şu an bu boş hayatı yaşıyorsam, daha sonra bugünleri arar mıyım kaygısı, beni hep tedirgin etmiştir. Acaba boşa mı herşey, acaba son nefesimde bu başıboş günlerim aklıma gelip ah be çekecek miyim tipi, kendime sorduğum sorular zihnimi bulandırmış durmuştur hep. Kendimle yüzleşmeye çabaladığım çoğu çabalarımda, bu hissi es geçerdim. Ama zamanı da gelmişti vakti zamanında ve herşeyin bir yerli yeri olduğuna kanaat getirmiştim. Sanki dolu dolu yaşamak neydi ki, boş kalmak ona antitez olsun'du. Hayır, sorun neye göre boş geçtiğini anlayamadığım kaygılarımla savaşmaktı. Bomboş olan asıl o kaygılardı. Her gün durup dururken moralimi bozan bu fikirlerle savaşmaya o anda başlamıştım ama hala arasıra ben burdayım der bu sızılar. Belki de yenmeye çeyrek kalmıştır, tek umudum bu sabrım.

Oysa şu an o bomboşluklarımı da arıyorum, heyhat. Keşke, ders çalışmaya ara verip, yurdun arkasında otları boyboy bitmiş, bahara ben de varım demiş top sahasında yürüsem, hem de üstümde sadece pijamayla, her zamanki gibi; geçmiş zaman gibi... Karşıdaki dağa bakıp efkarlansam yine, ne kadar çok sevip de ne kadar az sevildim efkarıyla yaksam yeniden körpe kalbimi. Henüz tuz değmemiş ve denize akan ırmaklarımı bir kere daha geleceğe dökebilsem.

Her gün birbirinden güzel ve yaşamaya değer, dışarda bir güneş var, bir hayat var. (örnek bitiş)

Hiç yorum yok: