
Hayat şudur budur, diye kimbilir kaç defa söyledim, ama bir tanımı yok, tanımlamaktan usandım sonra. Aslına bakarsan, tanım lazım değil hiçbir şeye ama tanımsız şeyi de eline alıp tutup bükemiyorsun, bu sefer içte hep bir hazımsızlık kalıyor. Hayatının başrolünde ordan oraya koşan kiralık bir katil oluyorsun sadece, yine ne öldürdüğünü bilmeden, neye yaradığını fark etmeden; sadece kendini ifade etme biçimi olarak bildiğin bir şeyi tekrarlıyorsun sanki. Mahkemesi de var bunca katlin ama umurunda değil, suç ehli bütün canlılar.
Bütün aşklarım, işlerim, hatta kaybettiğim çocuklarım, sevdiklerim, ideolojilerim, üzdüklerim, kırdıklarım, hırslarım ve onların kurbanları ve bla bla bla... Beni bir kez daha ben yapabilir misiniz?... Sizlere ne yaptıysam, sizi öyle gördüğümden yaptım, bu benim körlüğümdü belki. Hep yanlışı oynuyordum ve belki size doğruları bıraktım bu paylaşımdan. Korkmayın, verdiklerini geri vermeyeceğim. Tek istediğim ödünç verdiğim ve benden bir ben daha yonttuğunuz ve bu kalanı bıraktığınız parçalarımdan kaç tane daha ben yaprdı bilmek. Ha hiçbir şey katmayacak, zamanı geri çevirmeyecek, sıkıntılarımı bitirip mutluluğuma mutluluk eklemeyecek olsa da, birbirimize olan borçlarımızı ödemeliyiz bence. Ben bütün kayıplarım için gökyüzüne bakıp hergün gülüyorsam, bir göz yaşı da siz dökün ve kurumasına izin vermeyin bu sefer. Kaçıp giden birşey olmasın, hatta yoktan var edelim herşeyi. Matematiği bozalım, dengeler altüst olsun.
Anlamsızca geçen kaç mevsim olduysa, hepsi sizin olsun, bari bundan sonrakileri bana verin.
Fahişe hırsları ve istekleri olan hayat denen, sıcak günün ter dolu yorgan deneyimi; sözüm sana'ydı.
1 yorum:
pek sevmesem de niçe amcamız demis ya "yalan soyleyene karsi tetikte olmaktansa beni aldatmalarina izin veririm.."
kendim olamamaktansa odunclere ve hatta hıyanetlere kabulum..
fakat bazen isyan hakkımız oluyor sanırım :)
not: bir sonraki yazıya baglayıp Nietzsche den icerleme yapmayınız. sahtekarlıksa seninki, can kurban
e.y.
Yorum Gönder