1 Haziran 2009 Pazartesi

Sözün tutuluşu

Geçen memleket kaçarken içimde kalan bir ahı gerçekleştiriyorum iznizle. O gün yoğun ve dandirik bir anımdayken, bu mecraya yüklemek istediğim şarkı, şu ana nasipmiş; karşınızda efendim:




Bu şarkının bende mazisi: Bu şarkının kasedini veyahut bunun da içinde olduğu Ahmet Kaya'nın şarkılarını dinlerdi küçük dayım. Ve ben küöüktüm, annesi ve babası çalışan ve annanesine emanet edilmiş, haftaiçleri orda kalan bir çocuktum ayrıca da. Evde bana en yakın yaştaki insan olan küçük dayım ile bol bol kavga ederdik ve o yaşta zaten bir müzik kültürüm olmadığından onun sanırsam, ateizmi ve muhtemelen sol düşünceyi keşfine ya vesile olmuş yada sonrasında gelişmiş bir feveranla sol kesim şarkıcılarından dinlemek durumunda kalıyordum bol bol. O yaşlarda babamın dinledikleri şarkılardı sanırsam sevdiklerim, çünkü küçüktüm ve ben ondan ayrı kaldığım günlerde içimde bir tane ondan yaratıp, onu taklit ediyordum. Babamın müzik zevkinden bağımsızlığımı kazanışım, çok çok seneler sonraya denk gelir ki, bu da gereksiz bir ek bilgi olsun... Konumuza dönersek, sevmeyerek bu adamı, dinlemek durumunda kalıyordum ama şarkılarının müziksel tınıları içime işlemiş olmalı ki, yıllar sonra daha o şarkıları dinlerken daha hoşuma gidiyor. Tabi altında yatan Atilla İlhan şiirini de unutmamak lazım. Sözlerini yazmak farz oldu:

Uyusun ay büyüsün
Camlar buğulanmasın
Sen uyu uyusun
Bulutlar uyanmasın
Işıklar uyanmasın
Camlar buğulanmasın.

Sen uyu, uyanmasın
İstanbul uyusun
Karagümrük uyusun
Fatih uyusun
Atatürk bulvarında
Rüyalar büyüsün.

Sen uyu, uyusun
İstanbul uyanmasın
Gemiler uyanmasın
Camlar buğulanmasın
Cibali uyanmasın
Kalbim buğulanmasın
Gemiler uyanmasın
Camlar buğulanmasın.

Hiç yorum yok: