11 Mayıs 2009 Pazartesi

Tamirci





Sanki bir musluk açık kalmış
sen giderken,
ardından dönüp bakmamışsın.
şimdi elimde izi vananın,
kim bilir ne kadar aktı ve geçti,
yası kaplı içimde sensiz zamanın.


Bir duvara bakıp yazdım bunları. O duvarda halen, çizdiğim resmin var. Bir ben görüyorum ya, değme şimdi bencil keyfime. Sanki bir boya daha duvara çalsam, yine orada duracak gibi.

Çok özlerim bazen, yanaklarına gider elim. Düzlemesiz pütürlü; ellerimi kanatır yumuşaklığın, ben hala yanaklarını sevmelerdeyim... Bir kırmızı tonda yanaklarına derken, kanlı canlı oluverirsin.

Kimi zamanları, korkutur gözlerin beni. Sensiz nasıl yaşadım ki ben diye, bakamam. Sorgular gibidir çünkü gözlerin. Dolabı sürüklerim önüne... Kaçmak böyle işte, böyle kahpece gizlenmek...

Yıllar olmuş, kim bilir nasıldır şimdi yüzün. Özlemeyi unuttum sayesinde, ama merakımı yenemiyorum işte. Acaba fikrimde hür bir kardelen mi bu hayal, sen hala sevdiğim gibi misin, hani koşarken al al mı olur yanakların, yoksa o alları masumiyetine mi akıttın, sarıları çekerek suratına...

Aşkı beceremeyen, sevmeye ömrünü adamış bu ressama bir rötuş da senden gelse mesela... Kaçak güreşirken, yenilmediğine övünen bu hayal zenginine, bir tokat daha vursa aslında o resime yada açılmış musluklara müdahele edemeyeceğine dair katıksız inancımla...

Hiç yorum yok: