1 Mayıs 2009 Cuma

Kanamalarda açan çiçek

Gitmek adın olmuş, kalmak benim kefenim adeta... Yaşam diye acılara müsamaha ediyorum, bilmem bu direnişim niye... Can sıkıntısı ve randevularımıza hep yanlış zamanlarda gösterdiğimiz sadakat var kaderimizde. Yaşamak da bir o bakımdan, ölmek de.

Uykulara sığınıyorum şu zamanlarda, tek görebileceğim mecra orası seni. Sanallığa sığdırdım herşeyi, hem de gerçeklerden borç alıp... Bir gram daha, bir gram daha derken, tükeneceğim sonunda, ama sana bu tükeniş bilmesen de, bir hayatın yanıp alev verdiği bir ateşsin gözümde, bitmeyen kışların koynuna girilesi bir şevkat hayalisin. Bilmeme'n bunu değiştirmedi, değiştirmeyecek, be gülüm.

Bilmiyorum bu sevgim neden, neden bunca yaptığım saçma salaklık ve hala yoluna emanet gözlerim yerden kalkmaz, neden... Sanırsam sen diye daha da acılara sarılıyorum. Kutsal kitabımı yazıyorum, kulağıma şeytanın fısıldadığı ve yaşamıma ters bu aşkın ayetleriyle. Karmakarışık mantığı ve diyalektiği, anahtarından sakat, bu geleceğime vurduğum sen kilidi. Arapsaçı düğümleri, ayrık otları bahçesine merhaba demiş bir gül adeta.

Kanıksıyorum bazen biliyor musun; sanki aşkı hiçbir zaman ait olamamak diye hatırlamak gerekiyormuş ve aşk her zaman tek kişilikmiş kabulü andımmış gibi, sensizliğe tuttuğum bu mutluluk oruçlarının iftarlarında değil hala gözüm. Ben sensiz kala kala, daha bir hayat oluyorum diye umuyorum, acılara ve yokluklara talim yeteneğim artıyor.

Mutluluğun ise tam bir cennet benim için, bu yalnızlık hayatımda hiçbir an ulaşamayacağım ulvi bir bağ adeta, meyveleri farklı dallarda yetişen ve benim bahçeme yalnız kokuları nasip olmuş gibi, ey gülüm. Yaz günü bitmeyen susuzluğumsun, sıcaklara direncimsin ve de, kavrukluğum aşkımı daha da karartıyor, bundan gecene katman beni, gündüzlerinde olmamam hep bundan.

Yaşamak. Hem de en ucuzundan. En safçası, en fedakarcası. Sen farkında değilsin diye, yok mu olacaktı?

Hiç yorum yok: