5 Şubat 2009 Perşembe

Son durak'tın ve sonran

Ne kadınlarla seviştim, hala koynumda pişmanlığın ve üzerime sinen masumiyetin. Hesaplarıyla çelişirim günahlarımın ve o günahların cehennemi sensin.

Çok konuştum, çok. Susmalardan korktum çünkü, sessizlikle bastırıyordun üstüme, sağma-sağnak hallarde, korkuyordum. Kaçmaya yakmış(t)ım fünyelerini yalnızlığımın, patlayana kadar senden uzağım.

Şimdi ağlıyorsam ve hissedebiliyorsam insanlığımı, gitmene borçluyum. Açlığınla imtihanlı, yokluğuna gizlenmiş, yüzündeki pişmanlıktan ürken, günah kadetralinin çanlarını çalan'ım, ve sırtımda vebali aldatmanın, kambur'um...

Cehennem erbabıyım, cennetim ölüm, resmi geçitli bayramların bandolu gümbürtüsünde kaybolmuş bir ağlama sesi, sana seslenmelerim, sağır bir müzisyeniyim bu kahır dünyasının.


Çamur gibi karanlık, sabahı gündüzü ve gecesi; bir kör aydınlığı, dik merdivenlerini koşarak tırmanan bir iftar hırsızıyım, ağlamaya bile mecali olmayan zavallısıyım.

Vazgeçtim nefes almaktan, bu son nefes olsun. Küveti seni aldattığım kadınlarla tıkayıp ve üzerime yağan gözyaşlarıyla boğulayım, ta ki; bu son günahım olsun.

Özledim be gülüm. Özlemek, her gün kuyruğunu yitiren bir kurbağa yavrusu gibi yapıyor bünyemi, büyüsem de öpmek için sana evriliyorum-gün geçtikçe çirkinleşiyorum.

Hiç yorum yok: