Hayat bu aralar psikiyatrist gibi davranıyor yada ben kendimi öyle hissediyorum.(Deri koltukta uzanmış ve çaresiz bir görünüm hayal ediniz) Sadece orta zekalı; fazlası yok. Çok çok susuyorum. Tatil diye yarattığım beklentimin unsuru olan aşırı mutluluktan mıdır, yoksa kendimi mutluluk için kasmamdan mıdır, sebebine malik olamadım bu olağanüstü hal'imi. Geçici'dir, hatta öyle bir geçer ki mutlu bir anı olarak kalıverir çalışma hayatının ortasında, sanki sadece bir adanın insana sunduğu uçucu mutluluk gibi ağızda kalan sıcak sütün kaymağı'dır; çünkü o senelik izindir.
Gün oldu, son salı; ve ben sadece Soma'ya gidip bir eski arkadaşı gördüm. Başka bir gezinti dışı seyahatim vallahi billahi olmadı. Ha çok mu eksiklik hayır, gerektiği kadarı oldu sanırsam... Es kaza saymama burdan, bu da ayıp olur, yıllardır hasretle özleştiğimiz peder kişisiyle, Balıkesir şehrini boş ve soğuk aromalı gezilerle altını üstüne getiriyoruz. Perşembeye kadar devam eder bu spor görünümlü şahin, ondan sonra İzmir'e 2 günlük bir ziyaret yapabilirim'dir, evet öyledir. Yoksa kamuoyunun rızası da bu yöndedir, benle gerçekten ilgilenen sanal kitlemi üzmemeliyim, hatta ve hatta soğuk ve yalnız sokakları kendi üşümelerime konu edecek kadar arşınlamamalıyım'dır. Yoksa bu çok büyük bir sansasyonel problemdir, toplumsallığı su götürmez'dir.
Film izliyip gün öldürüyorum özetle. Saçmaladığım ne zaman olsa zaten hayatımda, o zaman can sıkıntısı tutmuş nemli duvarlara yaslanıp üstümü başımı yeşillendiriyordum. Ahanda, şuan itibariyle, can sıkıntısı içersinde değilim, ancak heran olabilir diye de bir paranoyaklık içersinde değilim. Sakinim ve bilincim açık. Bu mutlulukla, burdan yetkililere seslenmek isterim de, Zeki Müren'i özledim beni görmese de olur'un Türkçesini çıkaramadım, artık onlar bir yolunu bulsun... Yoksa bu ülkede yetkili olmak kolay mı yaa, hı?... Adamdan kan alırlar, kan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder