25 Kasım 2008 Salı

Uyuz sincap

Diyorsun, kardeşim o kadar gezdin geldin anlatsana bir şeyler diye. Ne anlatayım diye çıkışmak da saçma, o bakımdan kısa ve can sıkmayanlarından seçme olan bir özet geçeceğim.

İzmir ve sevgili...

Al sana özet, tatmin oldun mu hırslı yazı oburu blog?... O konuya değinmeden, yoğun istek üzerine gittiğim Issız Adam isimli filme dokunacağım efem. Belirtiğim üzere bir hayli baskı vardı üzerimde. Hem okuduklarım hem duyduklarım hem de arkadaşlarımın dolduruşuyla filme attık kendimizi. Çoğul konuşuyorum farkındaysan, kız arkadaşımı da sürükledim arkamdan... Filmin içeriği bana hitap eder cinstendi ama erkek karakterin yapacağı hayvanlık benim haneme yazılır cinsten bişi olmayacaktı ayın blog. Büyük riskti, ama ben riski severdim. Babam ve Oğlum'a sinemada tanıklık edememiştim, bu sefer bu tren her ne pahasına olursa olsun kaçmamalıydı. Ordaydım ve içeriğine ve konu örgüsün hayran olrak terk ettim salonu. Uzun uzun ayrıntı ayrıntı yazardım da, sorma blog, yorgunum. Ancak hem erkek karakterden hem de kadın karakterden izler buldum kendimde. Bu yönden güzel filmdi.

Bir ara ayrı bişiler yazarım hakkında. Yağ yakan araba gibiyim, azıcık dinlendirmeli motoru, keza hayvan terli.

Hiç yorum yok: