20 Kasım 2008 Perşembe

Son yudum

Piyasa krizde blog. İşler kesat seviyesinde olmasa da, dibe doğru gidiş içersinde. İş yerinde biraz daha çok kendimle kalabiliyorum o yüzden. Fakat yürümeye niyetli bir çocuğa örümcek verip onu destekli yürümeye meyletmekten başka bir örnek gelmedi şimdi bu halimle alakalı. Çok uzatıp da zaten iyi olmayan şeyleri gözüne sokmak istemem. Kötü zaten kötüdür, tartışıp anlatılınca çoğalması dışında ne kazandırır ki gevezelik edene?... Sadece susalım o yüzden.

Geçen gün bu hayatın ne kadar defter kabı gibi yapay olduğunu anladım. İş yerimizden birini toprağa vermek için Mudanya'ya gittik. Cenazedeyken insanların yüzündeki, endişe ile karışık korku hissini gördüm. Ben ilk olarak o hisle olmasa da daha sonra; yola koyulmuşken, karşılaştım içimde. O'nun yerinde ben olabilirdim ve olacağım. Toprak korkuttu o an beni. Kapkara sarıyor ve soğuk yalnızlıkla birbaşına kucaklıyıveriyor bedeni. Sadece üzüntü verici bir duygu ve ceset gibi değil, hala yaşıyor içimde bu duygu... Ahiret için yaptığımı sandıklarımın dışında hiçbirşey yok ve beni bekleyen sorgu meleklerine her zamanki korkak halimle yüzüme giydirdiğim gülümsemeyle bakacağım o an kesinkes. Peygamberimi soracaklar ama yine utanacağım mutlaka. O zıpır, o çapkın, o sarhoş, o namazdan kaçan, o şehvete gönülden bağlı günahkar hallerim ağır gelecek muhtemelen... Muhtemelen mi, kesin yani 100 üzerinden 100 ihtimalle. Dünyada duyulan hiçbirşey tahminimce o duygu yada her ne haltsa onla, kıyas da kabul etmeyecektir muhtemelen. Kokmak dışında bir şey gelmiyor elimden, şeytanın yari olmuşuz çıkmışız, kara toprağın altında üşüyen bedenden sıcak lavların arasına giden bir ruh çıkacak. Neyse korku filmine çevirmeden kapatayım mevzuyu.

Bu haftasonu yeniden İzmir'deyim. Bu sefer, ciddi kararlar için gidiyorum. Henüz hiçbir planım olmasa da, sevdiğim kadınla, geleceğimizi planlayacağız. Dilerim umut olur ellerimde, ve o umutla yazarım bir sonraki yazımı. İhtiyacım var.

Hiç yorum yok: