16 Kasım 2012 Cuma

vasiyet

bilmediğin dilden anlatılsa insan anlar değil mi?.. ben de ondan anlatmıyorum, ne söylesem inanıyor gibisin. birileri için pek çok şeyden de vazgeçiyor insan. mutluluk dediğin şey, bazen tek kişilik oluyor ve alternatif bir mutluluk peşinde koşuyorsun, yorulunca da, dinlenmeye çekilip birden kayboluyorsun.

hayat üzerine çok yazdım. çok. o bana ne yazdıysa, kıyamadım yaşamaya ve ne zaman yaşasam, yollar ayrıldı bir bir, gittiğim yollar bana borçlandı, borçlanınca mecbur kaldım. ne zaman kendim olsam, sevemedim, sevginin peşinden gidince de, ben bana inanmadım, bombok oldu işte herşey.

şimdi tutunuyorum kaldığım yere, yaşatmaya çalışmak, yorulmadan, her geldiğimde öpmek için, yapmadıklarım için ve yapamam dediğim şeyler için direniyorum. anlatamadım, anlatınca dışlanırım sandım, kendim olmayan bir bana ramak kalmışken, durdurdum saatleri, görmedi zaman, bitmedi hayata çalmaya, ömrümde bir gezegen şimdi tüm hırslar...

masum biri var şimdi geçmişte. beni bekliyor, hatıralar derken, unutmak derken, benle buluşacak ve nereye kıvrıldığımı bilemeyecek, bu aşı halimde, bambaşka dallarda.. beni bana bırakmamışsa da, varolsun, vatan sağolsun.

herkesin canı sağolsun, ben kendimden çok seviyorum sizi, seni, onu ve eski beni.