ellerin, bilemezsin, çok yakınlar ellerime... hatta geçen yine korktum, giderken çok sallarsın da savurursun, tutmalarının nurunu sağa sola... gücenme komik hayallerime. hayat hayal altında seyrediyor, çünkü benli sensizlik etiketim ama kendimi sana adamışlık ve maalesef tekil arzular ağzımda. pavlovun bir deneyi sanki aşık olmam sana yada galapagos kıyısı tanımam seni, alternatif bir evren kurmacası içerilere gittikçe ve reddediş herşeyi...
inanmazsın. deniz kıyısı içim ve çamur, ama bol güneşli martılar seni çığlıklı, balıklara gelmeyince kurur endişeli simiti kırıp atmak... güneş gözlüğü diyorum, iyi ki var, ağlayınca yine mat bir siyahlık giydiriyor gözlerine insanın, gizli hüzne imkan veriyor da, laf o değil... bilirsin çok severim susamını, ıslatıp parmaklarımı, iyi gram daha simit hayali ile... gülüyor olmalısın bunları anlatınca yada gülmeni isterdim; komikten çok naif oluyor en azından böyle anlatınca... bilmeni de isterim, ama neyse. lafım o kadar uzun değil, hiç olmadı zaten. kısa kalmak da güzel, her uzuna öykünmek yerine yalnız sana öykünmek ve aşkı bağsız kalmasın, bir kısa'nın uzun'a ama uzun aşkı...
nefesim sayılı ve kesilecek, ölümsüz sayarsam sana sevdamı. kurmuyorum, kurmaya gerek yok, olduğu gibi ve olduğundan zerre kadar fazla değil. ortaokul sıralarındayken seviyorum seni, annem alıp götürebilir, henüz gencim yaşım belki tek basamaklı, büyütüp yaşımı belki kendimi küçülteceğim gözümde, ama sen de beni o yaşımla sevmiyorsun hesabı ve ben yalan söyleyemiyorum sana; kahretsin...
bencilliğimin siperinden izlemek de güzel ve bu güzellik acı içine saklı, bunu kimse bilmiyor. dengesiz bir kaçık sayılırım, toplumsallaşmasın aşkın, ki ben nerden başladım ve nerede bırakacağım onu kaçırdım, herkesten saklı kaçırılmış bir aşksın özetle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder