15 Ekim 2010 Cuma

dide

damla birikir ve sokağa atar kendini. basmamak mümkün değil üstüne ve bir damda onca birikip akmak, öyle bir su gibi geçilecek emek değil. tabanlarım temizlenir. bağırmak isterim. hüzün gibi değil. karmakarışık. sanki ben yağmışım da zayi olmuşum. bir damla nedir ki, öyle ya, ağzına gözüne yada herhangi bir yerine tesadüf eder de sinir eder, kaçmaya, koşmaya çalışırsın. ne duygu ne istekle gelir sana seni okşar ve sende bırakır bir parçasını, seni ıslatır, bilemezsin. onun olmak sıkar tabi. ki sen, bağımsızsın. kimseye ait olamazsın, kuru olunca sanki, başkalarının olmuyormuşsun gibi. ulaşılmazsın, ıslanınca bozulur cakan fiyakan, bir gök kat edip gelen ve seni sevmeye programlı binlerce sevgiliden kaçarsın. güneşe kadar senin olacaklardı ve sen güneşe adayacaktın oysa hepsini...

bir damla sev beni. denizin senin olsun. en tuzlusu da yeter, göğünün altında bir saat değil, bir dakika yeterdi bana ve yetiyor. aynı göklerin kardeş vahasında yaşıyoruz da ne kadar habersizsin benden. değil mi?... evet yokum ve hep yok olacağım. sözlerim cümle cümle olacak biliyorum ve duvarlarındaki isimsiz bir kaç beyit olup bir anarşistçe yazılacağım çünkü. gözaltına da alınmam, nezarethane benim ve her suçluyu ben rahatsız ederim, yetmez herkesi ve ben hiçbir giz ve suçtan alınmam...

ama seviyorum seni. rağmen seviyorum. acı olacak ve ben masalları severim ancak senin beni bundan çok sevdiğini sanmak da yeter sebep seni solumaya ve kan tükürmeye değer:

'ben hayal kaçakçısıyım, çok görme bana. benim işim hayal, gücüm umut ve mümkünse bunca itirafı unut.'

bağırdım ve sustum.

sakinleşsem de değişmiyor birşey. bu mukadderat yada neyse hep benle hep bana yapışık. karanlık gibisin, ben ne kadar sana girsem önümde kayboluyorsun, ardım sende yok oluyor, uzaktan bir parçanım, biparça ben avare dolanırken seni... yağmur gibi, şiddetlense de bende her şey, her yağmur gibi bol şakırtılı çekip gidiyorum sokağından, damından, camından, yanağından. arap kızına gülümsüyorum kapkara...

ama korkma içimde kıvrılmış uyuyor şimdi sevgin. ellerim ellerine zıt, hayatlarımız başka gezegenlerin haresi, ben samanyolunca boşken, dolu zaman boyunca şevkatliyeceğim sevgini. kalpsiz bir bedeni daha ne kadar taşırım yada sen onu bilmeden ne kadar işgal etmişsindir, ne kadar ilgilendirir bu ıvır zıvır seni-bilmiyorum.

Hiç yorum yok: