
unutmak bir armağan, giderken el salladığın o boşluk gibi, o anı dağıtan ve seni buraya salan. belgisiz bir zamir olabilmek lügatında; o zaman mümkün, yaşanmamışlıklara rol giydirip senaryo ile binbir türlü çıkarımlar, binbir türlü bulandıran ve sana olmayanları ve olmayacakları ballandıran... kandırmak hayat işte, kendine bana sana herkese yalanlar.. hadi gitsin, git yada sanki sen de gitmeyeceksin yada bana da düşmeyecek gitmek... ben ki sanki her sevdiğimi beni ektikleri yerde beklemişim, sanki hepsini hala aynı harlı severmişim de, yatağımda yerleri yine aynı sıcak, sanki biraz önce ayrılmışlarcasına... hadi git, bunlar yalan, hem de bayağı...
uyanmadan bir yudum daha al o hayallerden. uyandığın zaman kekremsi olacak ağzın, son defa çalkalayıp tükereceksin o yalanları... sen kimseyi sevmedin ve aslında kimse kimseyi sevmez, bencilliklerdir olanlar ya ters giderler ya paralel ve paralel olanlara bu yanışın; hem de yine bencilce... herkes aslında kendini seviyor özetle; sen de herkes gibi, herkes kadar...
son yudumundur belki, serapların doğruluğuna imanın bundandır, en son umut ölür, biliyorum ama ölüm muhakkak, mecburi bir hizmet yeri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder