14 Ocak 2010 Perşembe

Günlerin getirdiği

Saatim tekliyor kaç gündür, hayatıma alışamamış olmalı ve kaç zamandır saatçiye götürdüğümde adam benden para almıyor, keza yaptığı sadece oksitlendiğini ifade ettiği pili azıcık okşayıp geri koyuyor. Adam ahlaklı Allah için de, benim saatte bir acayiplik söz konusu, kafasına göre duruyor, tekliyor, bazen manasız olarak normal çalışıyor. Asıl lay da bu ya, normal yaşama alışarak, onun gibi akması. Şaşırmak da abes, ben de o yaşamda bir tekliyorum, bir akıyorum, bir sular seller; denge dediğin az önce çıkmış gitmiş; az sonra gelecekmiş gibide sandalyesi hala sıcak.

İktisatta buna stagflasyon deniyor. İktisat kuramına göre, talep bir bağımlı değişkendir, ekonomik refah* ile birlikte artar. Tam tersi durumda ise, hanehalkı dediğimiz sen ben ve o, taleplerimizi kısar, olmayan paramız ile harcamamızın ateşini düşürürüz. Buna bağlı olarak da, arz yani üreticiler, bizlerin çatılmış kaşlarını biraz yumuşatmak için, fiyatları düşürür yada başka araçlar ile, talebi arttırmaya çalışır. Her neyse buraya kadar zaten vatandaş ahmetin bile bildiği şeylerken bunlar, bu durgunluk durumu fiyatların artmasına da götürebilir bazen. Bunun nedenleri çok, da asıl yaman çelişki durumuma örneksel olarak gelip de oturuyor. Zaten böyle dilimden düşmeyen iktisat, benim için hep kötü oldu. Hoşuma gitmiş olmalı, o kadar insanın anlamadan bıdıbıdı dinlediği laflar; efendim nedir- enflasyon, büyüme, gayrisafimilli hasıla, yok büyüme, yok bilmem ne, ile büyüyen bendeniz, yıllar sonra bunların İngilizcesine rastlayınca, affallamış, bir sonraki bölümde bu dersleri Türkçe bir kitaptan çalışınca Heee diyip beyne glikoz gidişine şahit olmuştum. Yaşasın ben de anlıyorum lan bunca laf fıstık lafı derken hep notlar dip yapıyordu, ingilizcesini şutlayıp türkçesine daldığım dersi ingilizce yanıtlayınca haliyle, efsane geri dönüyordu, hatta bir tanesini bizzat yaz okulunda vermiş idim, neydi o Tınaztepe Kampüsü Allah'ım...

Her neyse, daldım gene derinlere. Bugün işyerinde özlediğimi anladım, uykusuz gecelerce kağıt oynayışımızı. Bornova'da seher vakti, ilk simitleri almaya gidişimizi, sabahlamalı poker masamızdan, ardından sevgiliyi koynuna alıp yatma seansı ve akşam vakti uyanmak.. Bakarsan o zaman da mutsuzdum, şikayetlerim vardı hayattan, ama şimdi anlıyorum o hayatın tek sorunu bendim. Şimdi de geçmişe bakınca ulan ne kadar şuydum buydum diyip özenirmişim, al bu yazı da bana kapak olsun... Dengesizliğimi anlattım ve alınmadan denegizliklerime devam ediyorum farkındaysanız.

*Refah'ı yanlış manada hem de unutarak kullandım. Olur da bir göz ilgilenir ve yanlışlığı fark eder; rezil olmayalım; aslen istdihdam olacaktı. Yani istihdam ve ve fiyat düzeyinin doğru orantılı olduğu mantalitesi oturmuşken, hem işsizlik hem de fiyatların artması durumuna stagflasyon manasına geliyor(muş).

Hiç yorum yok: