He
r neyse, bayram öncesi son hafta sonum memleketim olan Bursa'da. Sahi, bir de bayram var bak. Yine gideceğim eski memlekete, bol baklavalı ve sıkıntılı; el öpmeli bir süreç. Büyüklerden küçüklüğünle ilgili unuttuğun ve unutmak istediğin türlü türlü ayrıntıların önüne serilmesi, ile cehenneme bandırılıdığın anlar, amma da keyifli olur-güzel de olur, oh olsun bana. Yahu ne güzel tek başınalığa alışkınım, şimdi kaç kişiye izahat ver, yok şu zaman evleneceğiz, yok şunu yapacağız, içte patlamalı sıkıntı bombası da yanında hediye.Bir önceki kurban bayramı en muhteşemiydi aslında. Annanemler ve 2 dayı kombinasyonu ile danaya giriş ve avrupa birliğine ve de dinden imandan çıkışa götüren acayip bir bayramdı. Saat 9da ayakta, mezbahaneye gidip onca hayvanın aslanlar gibi girip, paramparça çıktığı sihirbaz evine gidişimiz ve belki 3 saat sıra bekleyişimiz; aç, susuz, üşümüş halde. Sıra gelince arabayı bulup hayvanın kollarını yada bacaklarını taşımak. Ondan sonra, Balıkesir Hali'ne gidip, orda hayvanın etlerini ayıklatmak saatlerce dikilip. En son da bizim güruhun dahil olduğu yan komşularına gidip 7 eşit parçaya ayırmak her bir haltını ve saatin 6 gibi olması. En son anneyi, babannelerde bulup, bir daha kurban bayramına gelenin diye küfrü basmak ve neyse payım söyleyin kasaplara bağışlayayım, ben yokum anacım diye resti çekmekle geçen acı dolu tecrübe. Tamam, bu şeker bayramı ve sakin olmak lazım da, bayramı bazen başkaları yapıyor, ben buna deli oluyorum. Ulan zaten şey kadar iznin var onda da, yok el öp, yok hayırlı evladı oyna derken, kendini yaya koşulmuş gergin ok gibi hissediyor insan.
Bana yaptırın olm bayramı!
P.S.: Sinir hatlarındaki bir kopukluk yüzünden yayına ara verdik.Sakinledim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder