Yıllar öyle hızlı geçer ki, bugün savaştığın ne varsa yarın yandaş, ötesi gün mezarın olabilir. Yıllar öyle ezip geçiyor ki insanı, hayretle baktığın şeyler, sana hayret ile bakıyor. Unutulmayacak diye belki and verdiğin acılar unutulabiliyor, dün kırgın ayrıldığın sevgilinle, yıllar sonra yemek yiyebiliyorsun karşılıklı, eşiyle birlikte ve yarın kimbilir çocuklarını seversin. Tertemiz yüzün, yarın yılları tutmak için sanki ekilmiş sakalları yeşertiyor da, sonra onlar da yelden donuyor, beyaza sarıyor. Dün cenazesinde saf tutarsın, idrak edemezsin gidişin boyutlarını ve bir gün bakarsın ki aynı tonda kararmışsın.
Geçer gider yahu. Dişin sızlaması gibi, kırığın sancıması gibi, unutulur gider. Ben gitmeyeceğim, o tren bana göre değil denmiyor, bir kompartıman da senin; neresinde oturduğunda fark etmiyor, gidiyorsun. Cam kenarında oturman sadece nasıl gittiğini görmeni sağlıyor, hızı değişmiş gibi san sanıyorsun aslında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder