Dün 2 arkadaşlaydım yine. Kadınları anlattılar, bense erkekleri anlattım. En son eklediğim kadın yorumu ise tam bir bombaydı onların laflarından sonra... Duymalısın, biliyorum kadınlar hayatın başladığı yer ama bu onların kabullenemediği, benimse ahanda bir buluş yaptım heyecanına kapıldığım bir vecize oldum, tarih kayda geçsin lütfen... Dedim ki, Siz kadınlar kredi almayı çok seviyorsunuz, ama ödemeye gelince yan çiziyorsunuz... Biliyorum böyle okuyunca, buz gibi bir laf, ancak lafın oraya nasıl geldiğini bilmen lazım. Ha belirtiyim bu arada, 2si de bayandı arkadaşların...
Bana aslan burcu olmamdan ötürü, aslanlar ile ilgili hafiften laf
sıkıştırıldı. Neymiş çok iyi arkadaş olurmuşuz ama sevgili olmazmış bizden; hakeza biz çapkınmışız. Bak hele, bak. Yahu arkadaş, çapkınlık yaptığımız insanlar peki aslan burcu erkek mi-bizzat kadın; aha bu bir. İkincisi, bu burç denen nanelerin ne halta yaradığını şu 27 yaşındaki ömrüm çözemedi, çözemeyecek. Ne zaman bir gazete okusam, hep köşemde şu yazardı; işte karınızla problem yaşayacaksınız bla bla.. Sanki o sıra, karım yada geçtim onu, sevgilim bile varmış gibi böyle ahkam kesmeler felan. Bu işler kusura bakma ama tırıvırı hatta boş hatta bomboş işler. Biliyorum evet, insanlık tarihinin getirdiği bir sonuç bu, ama reddi de pekala mümkün. Yıldızlarla, ayla, güneşle, beni çözüp geleceğimi biliyorsan sana sormazlar mı bunu okuyanın da sana güleceğini bilerek bu kadar zırvalıyorsun, sayın arkadaşım Osman diye, ha?.. Geçelim son nedene, derken bir ayrıntıyı atladım sanırsam, anlatan hanım arkadaşın kankası olan aslan kardeşimiz, zamanında kankası imiş ama sonra niyeti bozmuş ve ablamıza sulanmış, felan... Tabi bu bayan kardeşimiz, adı gibi saflığı bazen bayan bir arkadaş olmasından mütevellit, bunu anlamamış'mış... Ben de aynen tuttum sazı bıraktığı gibi başladım anlatmaya.. Dedim ki, seni o kadar seviyordu ki, senin yanında bulunmak ve onu sadece arkadaş olarak görmen bile yetiyorsa ve daha sonra bir yerde patlayan tekerlek sonucu açılalım hesabı döktüyse içini, bağcıyı mı dövmeli yoksa üzüm talibi arkadaşa mı girişmeli, diye. Ama şöyle böyle felan diycek oldular, laf kalabalığı olmalı ki, aklımda kalmamış ne cevap verdikleri... Benim başıma da gelmedi mi sanki, ha... Ben biliyorum da konuşuyorum, diyecek oldum, ama onlar o kadar sevmenin ne demek olduğunu bilemiyecek kadar insan'dılar... Sustum.Ah be blog, içim dümdüz oluyor kimi zaman. Hani traş olmuş suratını öpmek istersin ve baban yeni traş olmuştur, aha aynen öyle. Yaralı yamalı sabunlu ama bu kalp, hala daha sarılmak ister bazen. Şimdi şu yaşantıma bakıyorum, manasız gibi. Geçmiş daha manasız, sevmek ise büsbütün sürreal bir tual. Laflar lafı kovalar, bu lafı kapatmalı, yarayla oynadıkça kanar keza.
Her neyse, ne diyorduk; ikisini de o sıra biraz payladıktan sonra erkekler ile ilgili, ithal ettiğim ama bizzat inandığım bir laf daha dedim. Onu da beğenmediler ondan sonra, setbaşı köprüsünün altında gürül gürül akan ırmağın etkisi ile üşüdük ve kalktık. Yürüttüm, gezdirdim önce, en son evlerine postaladım, blog.
Dönüşte, başka bir arkadaşla karşılaştım morali bozuktu. Nedir dedim anlat. Olay kabak gibi çıktı ortaya. Şöyle ki, facebook denen hadiseden tavladığı hatunlara tilt olmuş. Arkadaş, carnivour yani etçil cinsten olması bakımından da, nazende hanımların grekoromen tavırları onu illallah ettirmiş. Bana birader bana hakikaten sevgilim olacak bir kız bul yahu, dedi. İçimden sana bu durumun bu kafayla müstehak desem de, anlattıklarına baya baya güldüm giderayak. Anlarsın ki, belden aşağı ve insan içinde konuşulacak şeyler değildi. Ama şöyle diyeyim, karşılıklı ataklarla golsüz beraberlik sonucunu istemeye istemeye olsa da kabullenmişti, kardeşim. Bu tanışıp kaynaşma siteleri desteklenmesi gereken hadiseler belki, ancak ve ancak, hayal kırıklığı sonucunu da hesaba katmak lazım. Herkes orada hayatının aşkını yada ihtiyacının aşkını arıyor, yeter ki istekler paralel olsun. Piyasa ekonomisi diyeceğim, yakışık almayacak, affet blog...İyi ki o kadar et delisi değilim be blog. Hani kınamak gibi olmasın, fakat kadının içindeki ile ilgilenmek gerekiyor yoksa giysisinin altındakiyle değil. Ayrıca da, her gece başkasını alırken iyidir sevişmek ama çekip giderken acıtır, büsbütün harap eder adamı. Bir parçanı ona bırakır gidersin. Her işte şunla işte bunla, diyen arkadaşımın gözünde aynı yalnızlığı gördüm, doyuramıyorlardı içlerindeki o kadın canavarını. Halbuki, her kadında biraz daha azıyor, biraz daha işgal ediyordu onları. Kandırdıkça, yalan söyledikçe, riyakarlığa bulandıkça, sahteleşiyordu hazlar... Soracaksın yüzde yüz, senin içinden geçmez mi, diye; haklısın geçer de, sanırsam şanslıyım ve iradem en azından onlardan fazla. Yoksa basit olduğu kadar, sonucu zor olan böyle hadiseler
boyumuzu aşsa da , yüzme biliyoruz; ancak biz kara canlısıyız-evrimimizi tamamlayalı çok oldu, bloğum Darwinim... Ne şişeler de, ne başka koyunlar da aradım aşkı, içimde hala bir kazan gibi yanıyor ve bildiğimden geri durmayacağım inşallah. Teğet geçti diyen büyüklerimizin lafları gibi içi boş olmasın lafımız, bizzat içi dolsun diye dilerim blog. Durmak yok yola devam demiyorum farkındaysan ve de, yola devam edeceksen ilk önce dur ve düşün diyorum-nüansı büyüktür...Her neyse, yine senle, mantığımın ve kalbimin bozuk coğrafyasını paylaştım. Sende de iyi kafa var bunca yazıyı sarıp sarmalıyorsun, varol be blog. Ütü var daha yapacağım, yazıyı bitirdim derken saat 01.00 olmuş, yeniden. Hay bin kunduz diyeceğim ya, La havle diyelim...
1 yorum:
yer yer takıldıgım dizeler var hep.
biliyorsun. ama..
"Yıldızlarla, ayla, güneşle, beni çözüp geleceğimi biliyorsan sana sormazlar mı bunu okuyanın da sana güleceğini bilerek bu kadar zırvalıyorsun, sayın arkadaşım Osman diye, ha?.. "
bu baska yahu.2kere okumak daha bir hos. 2anlamı ile 4okunmalı diyor :)
Yorum Gönder