15 Mart 2009 Pazar

Yol mahsulü

İçimde bir gölsün adeta, ışıklarım sana vurur yine beni yansıtırsın dünyaya. Sensizken, seni bana yansıtsa da kabulüm gece, karanlığını bana emanet edip, bir yudum daha ışılda. Biraz daha biraz daha derken, hepten ben olmuşsun korkarım ve kendi kıymet bilmezliğimden korkarım.

Yalnızlıktan demlenir, seni damıtırım, ıssız gecelerin en hayal vahası en soğuk gecelerde avuntumsun adeta... Sana daha nelerimi emanet etmeli diye, her seni düşündüğümde, hayıflanırım ya, hayatım tümüyle bir emanet daha verse, benlik denilen tümüyle; ellerde dolaşan bir şey olacak; para gibi büsbütün meta... O kadar kişinin elinde dolaşan ve amme malı olmuş bir yüreği ne yaparsın diye, kendime çıkışırım sen tarafından. Zaten, hep kendime kızıyorum sen diye, kendimi yargılıyorum iddia makamı hep tek başına...

Bak bir genç şair ne demiş, puslu sabahlarından koparttığı güneşiyle;

Ne yazsam
anlatamaz seni..
Bakışlarımın okunmasını isterdim;
anlatabilmek için.

Şairin elinden alıp daha çok sevdim seni. Adın değişti, değişiyor ve değişecek. Her aşkı bir nefeslik, hayatımı ise maraton olarak saydım ben. Yörüngende yüzmelerim bundan, kimsesizliğim hesaplanmış, keşfin ise bir fitile kibrit uzaklığına konmuştur, gözüm.

Hala özlüyorsam, hala sızısı varsa adının kulağımda, daha da özlenmelere acıkmışsın'dır. O yüzden bu gece, bir kez daha karalara boyadım hüznümü ve gece diye sana sığındım.



Hiç yorum yok: