12 Mart 2009 Perşembe

Sarmal

Cuma oluyor ve ben yine huzurundan ayrılıyorum sayın blog. Bu aralar zaten ne yazsam hüzün ve değsem ağlatacakmışım gibi sanki seni. O bakımdan gidişim belki iyi gelecek sana ve bana; hava değişimi niyetine... Ha diyeceksin, tilki kürkçüyle randevusunu ertelese n'olur, diye; bence de sayın blog, hiç bir şey değişmez... Ama hava değişimi iyidir.

2 yaz önce işsizlikten delirdiğim bir yazdı ve askerden yeni gelmiştim. Üzerimde nöbet hayalleriyle yapılan tüm kontratların ağırlığı vardı, ben artık sivildim ama hiç bir şey yapamıyordum; beş parasızdım. Valide'den de istesem, olmazdı. O bakımdan, yerimden ayrılmadan, evde yatan bir terhis artığıydım adeta. Neden sonra, kız arkadaşım, biraz para ayarladığını ve izin alabileceğini söylemişti. Ben de İzmir'de almıştım soluğu. Ordan Çeşme ve tabii deniz ve güneş. Ucuz yollu 2 günlük bir suni tenefüs ve bir torba dolusu rahatlık ile çekip yeniden eski hayatıma dalıvermiştim. Ama iyi gelmişti, valla...

Böyle bir şeyler yapacağım yine bu yaz inşallah, ama para lazım yeniden. Bir taraftan, kanımı emen KYK geri ödemesi ve hayatı kendi başına yönetmenin külfeti derken, birikmiş'im sadece boş zaman oluyor. Bir şekilde, bu sarmaldan çıkmak lazım; ama dur bakalım...

Bazen herşeyin bir terazide olması, kefeleri dengelemeye muhtaç olan bir hayat sürmek sıkıntı veriyor bana. Hani illa illa, herşey için birşeylerden vazgeçmelisindir, yeni şeyler için ise yeni kaynaklar yaratmalısındır ya, o çekilmez bir durumdur bazen. Elinden gelmese de, istiyorsun birşeyleri ama ne yapacak mecal, ne derman, ne de kaynak... Olmalı diye bastırıyor hayal iklimin, gerçekler zıttı görüşte haliyle.. Ama ne oluyor; hayal dünyan isteklerin boyunu aşmaktan imtina etmezken gerçekler ise adeta bir balon gibi ne kadar hayal atarsan aşağıya o kadar seni yükseltiyor kendi yanına. Bazen hayallerin insana sadece zaman kaybettirdiğini düşünürüm, ama yokluklarını da tatmış bir insan olarak, amaçsız hayalsiz, insan sadece bir kemik ziyanı oluyor... Ortası makul bu denklemde, işte onu da tutturmak; insan-ı kamil olmak demek.

Her neyse, içi dolu ama dışı boş bi'sürü laf... Ben memlekette olacağım sayın blog. Tam 9 yıldır yapmaya imkanımızın olmadığı birşeyi yapmak için gidiyorum. Peder kişisi, sürekli deplasman çeken biri olduğundan benim hatırladığım ilk doğu m günü hediyesini vereceğim'dir, heyecanlıyım'dır... Param olup da ilk hediyem gurur duymalı mıyım emin değilim, ama neyse yapılmalı ve yapılacak...

Sakin olmalı, yavaştan yol almalı, değil mi blog?...

Hiç yorum yok: