Birşeylere mi mecburum sence, yoksa bunlar seni sevdiğimden mi olmalı? İdeali nedir, şantajla tehditle mi olmalı bir şeyler, yoksa daha da koşmalı mıyız birbirimizle yarışarak, kelebek avcısı küçük çocuklar gibi?..
Çözüme giden her adım benim için kutsaldır, sana yetmiyorsa, içindeki aç kurtları doyurmak için benim verdiğim umutları da kullanıyorsan, gayri içinde bana yer kalmaz gülüm. Seviyorum ve hep seveceğim, hatta beni en çok seven kadınsın ve dahasını da yapacaksın, bilirim, ama sevdiğin kişi bir piyon mu sence oynayıp istediğin gibi süreceğin?... Piyon da bir taş sonuçta ve zafere giden yolda feda olur, son safhaya çıkarsa vezir olur ama kaç piyon gördün-vezir olmuş... Neyi nereye koyduğun çok önemli ve hayat bir kere kaybetmeye bile gelemeyecek bir keşmekeş adeta, oyun hiç değil. Benimle yaptığın hamle pekala, seni de bir oyuncu yapar ve her oyuncu kaybetmeye mahkumdur. Tehlikenin farkında mısın?...
Hayatını verdiğin insan, saçma sapan bir inat yüzünden yüzüne hasret kalacak, hapishanenin parmaklıklı camından güneşe muhtaç bir saksı sakini gibi.
Sen oynuyorsan ben oynamıyorum, ben sevdiğim şeyleri araç olarak kullanmam. Sen benle oynamak istersen ise sana kapım açık ama elindeki sadece bir taş olacak-gayrı ben değil...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder