24 Mart 2009 Salı

Efkar

Ah be blog ah ki ne ah. Şizofreniye de koyduk ya kendimizi ne diyeyim ne söyleyeyim, şimdi. Hüzün tacirliğine de dayanacaktık, be dostum. Yalnızlık zaten; tek yönlü ve tek taraflı bir bağımsızlık bildirgesi ya, benim de zıttıma giden ne varsa kural içi ve bana ters yönde-ben yalnızım. Yanlış anlama tapmak değil yalnızlığa, sanırsam onla geçinme diyelim; ama başka bir yazara benzettiler beni ya, boşver bendeki darmadumanlığı... Tek kelimeyle fecaat ve felaket, ama n'apalım mesai harcarken, sonucu her zaman olumlu bulamıyorsun karşında. Ama senle paylaşacağım bir sırrım var:

Hayat bağımsızlıktır.

Ben bağımsız olmaya çalıştım be blog. Ne kadar kendimi bağlamaya çalıştıysam, hangi dava, hangi ideoloji hangi köktencilik dersen, sığ geldi. Bugün iki cafede iki tımbırtıyla, şiir okuyup liseli kızlara hüzün satan ve saflık alan bir adamla, bir tutulduk, ya ben ne diyeyim... Efkar taştı içimden yine.

Neyse, bana düşen bildiğim yolu doğrudan devam ile mükelleflik. Bir zamanlar bir laf demiştim, askerden önceydi. Bu hafta başka bir arkadaşa tekrarladım dolaylı olarak, hatırlamış oldum bu sayede. Şimdi bir kere daha ağzımda, acaba o ters yönlü yolculuk yerine, yolun ters müdavimleri yanımdan geçerken, ben gidiyor mu sanıyormuşum kendimi, ona şaşkınım, keza 2 yılı aştı, lakin aynı laf karşıma dikiliverdi yeniden. Ben de sana söyleyeyim de beni kurtar artık bu azaptan, tez olur giderim, yasıma uğrak olur yada olmasın-önemli değil. Sana emanet artık:

Farklı olayım diye bu hayatıma hep yeni bileşenler kattım ama sonunda denklemin sonucu hep bendim, elde ettiğim daha paramparça bendi...

Hiç yorum yok: