27 Mart 2009 Cuma

Cuma Solosu

Şaşırma şaşırdıkça sana şaşıracaklar be blog. Yalnızım gene, kale kapılarında elimde çiçeklerle bekliyorum, tek farkı bu; yeniçeri ve haçlı kalesi ritüelinden farkı, çünkü kızgın yağlarla kavruluyoruz-tatlı tatlı. İzmir yolları da geçici süreyle kapalı, karşılıksız sanal yaşadıklarım ve buraya araba galerisi gibi döktüğüm acılarımı, galericinin kız tavlama heveslisi oğlu gibi sırayla elden geçireceğim. Oh olsun, bir tarafına yalnızlığı bir tarafa hayalgücünü bastığın bu kadar karşılıksız ızdırap sonrası içine düştüğüm fakirliğe ve yaşadığım finansal krize... Enflasyonist bir baskısı olacak ve gönül maliyemiz, gün geçtikçe su alacak; ve elbette kemer sıkma politikası ile hayal harcamalarını kısıp buraya gerçeklerimi yazacağım. Kurt gibi acıkacağım bir kadınla sigara muhabbetine, artık mevcutlarla idare edeceğiz, be blog. Bak şimdi kendimi Cuma çıkışlarında hacı misi satan, bozuk tipli çakma hacılar gibi hissettim, kendi yaptığım acıları kullanacağım ve pek iyi; pek güzel olacak bu hayal simsarına-can çekiş, pek değersiz benliğim.

Hayat devam ediyor-bu dünle bende aynı olan tek şey. Yorgunluğum var, onu saymıyorum. Bugün iş yerinde belki çok ucuz yırttığım bir hadise atlattım. Masamın yanından hızla kalkıp, arkadaşa birşey vermek için geçerken, ayağım tökezleyince o sıra yanında seyrettiğim müşteri koltuğuna çevikliğim sayesinde ve biraz şansla tutundum. Haliyle tam bir tutunma olmadı, koltuka arama hakikaten bir koltuk girdi ve sağ iç pazım darbe aldı biraz. Çok şükür bir kaç çürük var ama beterinden Hak sakladı vallahi. Tam kalkarken adeta zaman durmuş çevremdeki herkes nefeslerini tutmuştu yada benim ayaklarımla birlikte algılarım da yerden kesildi. Hemen toparlandım, karizmayı kaldığı yerden tutturdum rayına yeniden. Ama tansiyonum düşmüş olamalı diye düşünüyorum, neyse ki pek sorun olmadı. Neden yorgunsun diye soruyorsun yüzde yüz, açıklıyayım uykulardan hayata gizlenmeye çalışıyorum. Tabi dün özel bir durum da vardı, banyo yapacağım diye erine erine, kaça kaça saati 2 etmiştim. Zaten uyku bastırmıştı sabaha kaldı o iş... Seher vakti erken kalktım tabi. Ama ayılttı beni banyo. Fakat geçiciymiş bu vesileyle anlaşıldı. Artık uykuyla tek taraflı savaşımı birazcık azaltmalıyım; bu görülmekte.

Yarın eve usta geliyor bir yandan da. Kaldığım evin suyu 2 parmak kalınlığında akabilsin ve daha rahat banyo yapabileyim diye yarın biraz inşaat biraz döşeme var evde. Erkenden kalakacağım yine, oh olcak yine bana.. Ulan vallahi bazen bedenime acıyorum ben bile önemsemezken, dünyanın pek de iplemediği bir halde; öksüz kalıyor. 19 yaşında görünüyorsun lafları bir tarafımda patlar bu gidişle, saçlara aklar da düşüyor tabii.

Haftasonu seçim var ve ben kime oy atacağım bilmiyorum bu kentte. Yine sola vereceğim elbette de, sol ne yapmış yada ne yapacak çok kuşkuluyum. Dolap beygiri gibi siyasi fikirlerim, bu sefer kimseyi suçlamayacağım. Sermaye, halk, sınıfsallaşamama, bilinçsizlik, cehalet ya da naylon sendikaları da, katmayacağım; yine ben yiyeceğim demir yumruğu. Aslına bakarsak, bu ülkenin en sevilen lideri de, seçimle gelmedi başa, bu bakımdan demokrasi kültürünün yoksun olduğum ülkemde, seçimler hacivat karagöz oyununda birisinin baskın çıkması kadar anlamsız sonuçlara neden oldu ve oluyor. Ama umut, sadece biraz daha sabır, biliyorum ki;

Güzel günler göreceğiz çocuklar

Hiç yorum yok: